‘Allah hepimize akıl fikir versin!’
"Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin"
Rahmetli Atilla İlhan'ın bu şiirini bilmeyenimiz yok gibi... Zaman zaman bu köşede onun 70'li yıllarda yazdıklarından alıntı yapıyorum. Geriye dönüp, o yazıları her okuduğumda da bazı şeylerin değişmediğini görüp şaşıyorum. Eminim siz de okuduğunuzda aynı duyguları hissedeceksiniz. Gelin demokrasi şöleni yaşadığımız bugün de, 70'li yıllara gidip yazdıklarını hatırlayalım.
'Hasta' eden de onlar, 'hasta adam' diyen de... "Bizim gazetelerin ipiyle kuyuya inilmez, ara sıra onlarda bile rastlıyorum. Şu 'hasta adam' deyimi!... Batılı basın, daha sık, daha iştahlı kullanıyor. Sanırsınız, Osmanlı'nın son günleri! Sahi biz bunu ilkokullarımızda bile okuturuz değil mi? Padişahların kötü yönetiminden memleket o hali gelmiş ki, uygar ülkeler bize 'Hasta Adam' adını takmış. Sevsinler mantığı! Yahu bizi hasta etmek için üç yüz yıl elinden geleni ardına koymayan bu sizin uygar dediğiniz 'emperyalist' ülkeler. 'Hasta' edince başına üşüşüp, şurası senin, burası benim diye cesedini paylaşmaya kalkışan da onlar. Padişahların hiç mi kabahati yoktu, vardı elbet, vardı ya, acaba bütün kabahat onların mıydı?"
Dikkatinize çekerim, o günlerin 'hasta adamı' bugününün 'otoriter adam'ına dönüşmüş.
Anadolu'da güçlü Türkiye Sözü yine İlhan'a bırakalım:
"Şimdi, aynı deyim ortaya çıkınca, bunu kendi kendimize sormalıyız. Anadolu yarımadasında güçlü bir Türkiye kimsenin işine gelmemektedir. Hasta olmasında, sürekli iç bunalımlarla uğraşmasında yarar umuyorlar. Hele güçlenip de bazı konularda iradesini sağına soluna geçirmeye kalkıştı mı, ayaklarını yerden kesmek için uğraşan uğraşana! İşin güzeli, her seferinde yurt içinden de bu uğraşlarına işbirlikçi bulmaları!
Hazin ama, böyle.
Şimdi kendini 'gerçekçi' ve 'akılı' sanıp da Türkiye'nin sahiden 'hasta' olduğunu dünyaya ilan eden kendi şaşkınlarımıza (gazeteci, yazar, politikacı, diplomat, iktisatçı vs.) bazı yazılı sınav sorularım var."
İçerideki işbirlikçilerin kimliğine dikkat! O soruların ayrıntısına girmeden sadece şu tespitini aktaralım:
"Sevres Anlaşması'nın uygulamasını neyle öğrendik. Mustafa Kemal Paşa ne diyordu; 'Bolşevik olmak başka, Bolşeviklerle ittifak yapmak başka', bu ittifakı yapmadı mı, Lozan Anlaşması'na silahlı eylemle ulaşmadık mı?"
Gelelim bugünün de çok tartışılan ve hassas "Ulusal Savunma" meselesiyle ilgili yazdıklarına:
"Emperyalist sistemin en rahatsız olduğu konu, Türk/Sovyet yakınlaşmasıdır. (...) İşin güzeli The Rand Corporation raporunda, Rusların Türkiye'ye yardımda bulundukları da belirtilmiş, deniyor ki, ekonomik anlaşmalar sayesinde önümüzdeki on yol içinde Rusya Türkiye'ye 1.2 milyar dolar yardım sağlayacak. Hadi gel de şunu mantıkla açıkla bakalım, adam bana yardım ediyor, ıspanak ver sana uçak vereyim diyor, hırgür çıkmasın diye siyasal belge imzalayalım diyor, ama biz yıllardır bizi ambargo altında inleten, üstelik ekonominizi hasta edip sonra utanmadan bize 'hasta adam' diyen emperyalist istemde kalmakta direnip, Habeşistan'a yardım gönderdi diye Rus uçaklarını protesto ediyor(uz)...
Bre görmezler, heriflerin sizi yemek için elinin altında 'yalnız' bulundurmak istediğini nasıl anlamazsınız?
Allah hepimize akıl fikir versin!"
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Genç teğmenler ve organize işler (24.11.2024)
- Netanyahu savaş suçlusu, sıra İsrail’de (23.11.2024)
- Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı (22.11.2024)
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)
- Trump, FETÖ okullarını kapatacak mı? (15.11.2024)
- Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı (14.11.2024)
- Trump’ın öngörülemezliği ve Ortadoğu (12.11.2024)