ABD'nin başını çektiği Batı Bloku, her dönem darbeler yaptı, ekonomik tetikçilerini kullandı ama seçimlere de ilgisiz değillerdi. Ancak geçmişte siyaset onların çizdiği sınırların dışına çıkmadığı için kimin kazanacağı pek umurlarında olmadı. Fakat şimdi durum değişti. Son yıllarda darbe dâhil bütün oyunlarını Başkan Erdoğan bozduğu için artık seçimlere de açık açık müdahale etmeye başladılar.
Hem de ne müdahale...
Bir yandan yedili-dokuzlu muhalefeti zorla bir arada tutarlarken, (MeralAkşener'i o masaya kim oturttu?) bir yandan da büyükelçileri, CIA, BND ve majestelerinin James Bond'larıyla siyasi aktörlerle ilişkiyi de ihmal etmediler. Sahi şu sıralarda ne kadar Batı casusu Türkiye'de cirit atıyor, bilen var mı?
Neredeyse bir yıl önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bas bas bağırdı. Kılıçdaroğlu'nun dış politika başdanışmanı Ünal Çeviköz, hangi ülkenin büyükelçisine gidip Altılı Masa'nın metnini düzelttirdi?
Soylu, konuyla ilgili ses bandı olduğunu da söyledi. Şimdi soralım; bu kadar ağır bir suçlamaya neden bugüne kadar itiraz edilmedi? Şimdi "yalan" deniyorsa neden savcılığa suç duyurusunda bulunulmuyor?
Bu iddia ve başka olasılıklar da Yedili Masa'nın cumhurbaşkanı adayı KemalKılıçdaroğlu ve çevresinde deyim yerindeyse "panik havası" yarattı. Baksanıza cezaevindeki Demirtaş bile telaşa kapıldı ki ön almaya çalışıyor.
Öyle bir panik havası ki bu Kılıçdaroğlu, "Deepfake teknolojisiyle sahteses bantları hazırlanabilir" diyor ve 17-25 Aralık FETÖ yargı darbesiyle kendisinin kurduğu kumpası bile itiraf ediyor. Hatırlayın o günlerde FETÖ'cülerin hazırladığı sahte ses kayıtlarını bizzat Kılıçdaroğlu Meclis kürsüsünden duyurmuş ve siyasetini o sahte kayıtlar üzerine kurmuştu.
Herhalde gerçek iddialara cevap vermek yerine, sahte kayıtların olabileceğini iddia edip ön almak istiyor.
BATI MEDYASININ KİRLİ OYUNU
İşin en vahim tarafı, Yedili Masa,Kılıçdaroğlu ve mandacı medyalarınınBatı'dan yükselen saldırıları da görmezdengelmeleri... Baksanıza bugünlerdeBatı medyası yine çıldırmış gibi nefretkusan manşetler atıyor.
İngiliz The Economist dergisi, "Erdoğan gitsin..." diyor; Fransız L'Express dergisi, "Erdoğan, kaos riski" ifadesini kullanıyor; İtalyan Point dergisi ise "Putin gibi İslamcı Cumhurbaşkanıda imparatorluk hayalini sürdürüyorve otokrasiye sürüklenişi derinleştiriyor" diye yazarak kervana katılıyor.
Bütün bunlara Borsa'da yaşanan garip ve kirli oyunu da ekleyin.
Batı'da görülen bu telaşın bir tek nedeni var; birinci turda Başkan Erdoğan'ı durdurmak. Çünkü onlar hesaplarını ikinci tura göre yapmışlardı. Baktılar ki birinci turda iş bitiyor, hemen saldırıya geçtiler.
NE TUHAF ŞEY TARANTA-BABU
Bu tablo bize şunu gösteriyor: Batı'nın kaygısı Türkiye'de demokrasinin olmaması veya "diktatörlük" falan değil, onların derdi, "itiraz eden, dik duran" Türkiye gerçeği. Buna tahammül edemeyen ve düşüşe geçen Batı emperyalizmi, Türkiye'ye durdurarak biraz ömrünü uzatmak istiyor. Bunu da bize "Baharlargelecek" diye yutturuyor. Tıpkı faşist ataları gibi...
Önceki gün Prof. Dr. SüleymanSeyfi Öğün Hoca, Akıl Odası'nda NâzımHikmet'in, Batı'nın faşist atalarının yaptıklarınaanlattığı Taranta-Babu şiirini hatırlattı.Batı yakasında değişen bir şey yok.Buyurun okuyalım:
"Ne tuhaf şey Taranta-Babu;
bizi kendi topraklarımızda
öldürmek için
kendi topraklarımızın
baharını bekliyorlar.
Ne tuhaf şey Taranta-Babu!
Kapımızdan içeri ölüm
kolonyal şapkasına
bir bahar çiçeği takıp girecek..."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.