Tam 20 yıldır iktidarda olan BaşkanErdoğan hâlâ iktidarın en güçlüadayı... Üstelik son 10 yılda Gezikalkışmasından 15 Temmuz darbe girişimine,PKK teröründen ABD kuşatmasınakadar uğramadığı saldırı kalmadığı halde...
Dahası son üç yılda pandemi, enerji krizi ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi dünyayı sarsan üç büyük krize ve o krizlerin yol açtığı hayat pahalılığına nağmen... BaşkanErdoğan bu dönemde ülkeyi ayakta tuttuğu gibi pandemi ve Ukrayna Savaşı'nda izlediği barış politikasıyla da dünyanın umudu oldu.
Bütün bunların nedeni BaşkanErdoğan'ın, ülkesini ve dünyayı doğrutahlil eden, siyaset üreten ve güven verensahici lider olması...
Oysa karşısında duran muhalefet dün de bugün de bunun tam tersini yaptı ve hiç değişmedi. Dün e-muhtıra verenlere, darbecilere destek verenler, bugün de şiddetle ilişkili partiler ve gruplarla iş tutuyor ve ortaya makul çoğunluğun "evet" diyeceği bir vizyon koyamıyor. Hâlâ siyaset mühendisliğiyle ve "darbeyle değil seçimle..." diyen bir akılla siyaset yapılıyor. Böyle olduğu için de milletvekili listelerini bile yüzlerine gözlerine bulaştırıyorlar.
Bu iki siyaset tarzı arasındaki temel farkın hâlâ açık ara devam ettiğini bir kez daha Ankara'daki AK Parti'nin Seçim Beyannamesi'yle gördük.
'FAŞİST ZİHNİYET BİTMEZ' Başkan Erdoğan siyasetinin ana omurgasını oluşturan şu yaklaşımları, muhalefetin herhangi bir siyasi aktörüyle kıyaslayın. Yanına bile yaklaşamadıklarını göreceksiniz: "Darbecilere, vesayetçilere, küreselemperyalistlere, siyasi ve sosyalmühendislik projelerine karşı milletimizlebirlikte Türkiye Yüzyılı'nınkapısını aralamak için buradayız. Varmıyız bu yürüyüşe?"
O konuşmada, tarihten bugüne uzanan uzun soluklu bu yürüyüşün sınırları aşan bir gücü olduğuna da dikkat çekti: "Bu yürüyüşün gücünü, Türk'üyle,Kürt'üyle, Sünni'siyle, Alevi'siyle,Roman'ıyla, gayrimüslimiyle, istisnasızbu ülkenin tüm vatandaşlarını,analarının ak sütü gibi helalolan hak ve özgürlükleriyle buluşturmaktanalıyoruz. Türkiye Yüzyılı,sadece bizim değil, İslam âlemindenTürk dünyasına, Balkanlar'danKafkaslar'a, Asya'dan Afrika'ya tümdostlarımızın, tüm insanlığın ortakvizyonudur."
Hâlâ değişmeyen muhalefete uyarısı da siyaset açısından ibret vericiydi: "Umudunu millet dışı her odağa,her güce, içeride ve dışarıda yaşananher arızi gelişmeye bağlayanlarında milli iradenin tercihlerine saygıduyacağı günleri göreceğimize inanıyorum.Türkiye'nin istiklaline veistikbaline ancak siyaset kurumu budönüşümü tümüyle gerçekleştirdiğindegüvenle bakabiliriz. Aksi takdirdeiktidarı vesayet güçlerinde arayanfaşist zihniyet bitmez."
MÜLAKATIN KALDIRILMASI
AK Parti'yi kalıcı ve farklı kılan bu temel siyasi yaklaşımın önemli tamamlayıcısı da yapılan somut hizmetlerdi. Milli savunmadan teknolojiye, ulaşımdan sağlığa, yerel yönetimlerden eğitime her alanda ciddi adımlar atılmasaydı kimse dönüp bu "teorik" söylemlere bakmazdı.
Son beyannameyle bu hizmetlere yenileri de eklendi. Yeni öneriler, sokakta da ciddi karşılık buldu. Karadenizdoğalgazının getirilmesi, AkkuyuNükleer Santrali'nin devreye girecek olması, Togg'un sokaklara inmesi "millive yerli" sanayi açısından ne kadar heyecan yarattıysa, depreme dayanıklı şehirler ile kadınlara ve gençlere yönelik öneriler de bir o kadar heyecan yarattı.
Mesela çok şikâyet edilen "mülakat"uygulamasının kaldırılması, "Herailede en az bir çalışanın olması"ve "yükseköğrenimdeki gençlerebir defaya mahsus olmak üzere ceptelefonu ve bilgisayar alınmasındavergi muafiyeti getirilmesi" ciddiumut veren hamlelerdi.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.