CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu, aslında partisinde vesol çevrede kimsenin siyaset üretmediğinibildiği için bırakın Amerikalı küreselciaktivist Jeremy Rifkin'i, CIA ajanı GrahamFuller'i ya da eski CHP milletvekili FETÖ'cüAykan Erdemir'i getirse bile kimsenin gıkıçıkmaz.
Çünkü CHP'de artık kimsenin kurucu değerler gibi bir derdi yok.
Öyle olsaydı yıllardır Kılıçdaroğlu kendi ülkesini yabancılara, "Türkiye'de can vemal güvenliği yok" diye şikâyet ederken itiraz edilirdi. Ya da İngiltere'ye giderken söylediği, "Hükümet cari açığı uyuşturucuylakapatıyor" sözüne tepki gösterilirdi.
Bu yüzden "İkinci Yüzyıla Çağrı" toplantısında, yabancı danışmanları ve sol liberal ekonomistleriyle küresel güç merkezlerine selam göndermesi de kimseyi rahatsız etmedi. Hatta eski genel başkanlar Hikmet Çetin,Altan Öymen ve Murat Karayalçın hayranlıkla izledi.
Bu tablodan güç alan Kılıçdaroğlu, öyle bir havaya girdi ki, önüne gelen kurumları "tahrip etmekte" sınır tanımadı, Gazi Meclis'i, "Bırakalım bu ayakları. GaziMeclis bellidir" sözleriyle, 15 Temmuz'u da bir kez daha "kontrollü darbe" diyerek itibarsızlaştırdı.
Kısaca Kılıçdaroğlu, uzun zamandır "tahrip,tehdit ve taklit" siyaseti izliyor. Busiyaset tarzı sadece AK Parti'ye veya Cumhurİttifakı'na yönelik de değil, parti içi ilişkilerdede devrede.
BİTLİS CHP'DE'DEMOKRASİ' KIYIMI
En yoğun olarak da Doğu ve Güneydoğu illerinde kullanılıyor. Alın Bitlis CHP İl yönetimini...
Geçen yıl CHP'nin Bitlis İl Başkanı VeysiUyanık'ın istifası sonrası genel merkez 45gün içinde olağanüstü kongreyi yapmaküzere Mehmet Cahit Geylani başkanlığında7 kişilik bir heyeti görevlendirdi. Ne ilginçtirki Geylani'nin, atandığı gün AK Parti'denistifa eden biri olduğu anlaşıldı. Yine 45 güniçinde kongre yapılmalıydı. Ancak bu yapılmadı.Bunun üzerine eski başkan Uyanıkmahkemeye gitti. Mahkeme de Uyanık'ıkayyum olarak atadı.
O da 10 Aralık'ta seçimli kongre yapacağını ilan etti.
Ne var ki bu kez de devreye CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı girdi ve kongre günü gelmeden başka bir ismi, Ecvet Leventoğlu'nu Uyanık'ın yerine il başkanı olarak görevlendirdi. Ortalık yine karışmıştı. Çünkü bu atama hem hukuka aykırıydı hem de atadığı Leventoğlu, "görevikötüye kullanmak" suçundan yargılanıyordu. Yani CHP hem yolsuzluğa bulaşmış hem de AK Parti'den atılmış birini partinin il başkanı yaparak bir rezalete imza atıyordu. Nihayet geçtiğimiz günlerde mahkeme yeni bir karar vererek hem Uyanık'ı görevine iade etti hem de CHP'deki bu yönetim rezaletine son verdi.
SÜRPRİZ ADAY LÜTFÜ SAVAŞ MI?
Kendi partisi içinde demokrasiyi işletemeyen, önseçimi yapmayan, kurultayı "pandemi" gerekçesiyle erteleyen Kılıçdaroğlu, Türkiye'ye hem de yabancı danışmanlarla demokrasi getireceğini söylüyor. Buna da inanıyor. Ama parti içinde İmamoğlu veya Yavaş gibi inanmayanlar da var. Bu nedenle onların adı sık sık devreye sokuluyor.
Bu da boşuna değil, ortada garip bir durum var. Sanki son dakikada başka biri devreye girecek gibi. Bu yüzden hep "kazanacak" adaydan söz ediliyor.
Pek kim bu kazanacak aday?
Bu dönemde CHP için önemli olan, İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarının kaybedilmemesi. Bu kazanacak denilen iki belediye başkanını da devre dışı bırakıyor. Ama başka bir belediye başkanının olmayacağını kim söyleyebilir. Hem devleti bilen, hem AK Parti'den CHP'ye geçip iki dönem başkanlığını kazandığı için muhafazakârlardan oy alabilen hem de "sembolik" cumhurbaşkanlığı yapabilecek biri olarak Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş öneriliyor.
O da bir televizyon programında "Neden olmasın" demişti. Sahi Kılıçdaroğlu'nun elini kaldıracağı sürpriz isim Savaş olabilir mi?
Küresel güç merkezlerinin ne diyeceğini belki de en iyi Lütfü Savaş bilir, ne dersiniz?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.