Türkiye Yüzyılı ütopyası
Salona girdiğimde şaşkına dönüyorum, adım atacak yer yok. Gözüm hemen son dönemde çok tartışılan "muhalif" isimleri arıyor. Pek göremiyorum ama kimsenin de umurunda değil ve öyle bir arayış içinde olan da yok. Herkes daha çok Başkan Erdoğan'ın vereceği mesajı bekliyor.
Ve Türkiye Yüzyılı'yla ilgili ilk mesaj, etkileyici ve birleştirici semah gösterisiyle veriliyor. Sınıf, din, etnik farklılık gözetmeden insanı ve insanımızı anlatan çok etkileyici bir sunum izliyoruz.
O anlatının içinde bir sahne, 15 Temmuz destanının kahramanı Ömer Halisdemir göründüğünde salon ayağa kalkıyor. İnsan ister istemez 15 Temmuz'un nasıl bir kırılma noktası olduğunu düşünmeden edemiyor. O gece kanlı işgal ve darbe girişimi durdurulmasıydı bugün Türkiye Yüzyılı'ndan söz etmek mümkün olmazdı.
Sonra "Mazlumlar söylesin şarkılarını" diyen yeni Türkiye Yüzyılı şarkısıyla salon şenleniyor. Ekrandan birinci yüzyılın kısa öyküsü satır başlarıyla geçiyor.
Mustafa Kemal Atatürk'ten Adnan Menderes'e, Turgut Özal'dan Başkan Erdoğan'a uzanan bir siyasi hat bu ve gerçek Türkiye bu siyasi hat üzerinde yükseliyor. İçinde yaşadığımız yüzyılın bir "Türkiye Yüzyılı" olacağının işaretini veren AK Parti, işte bu siyasi çizginin bir sentezi.
Atatürk'ün "Muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkarma" ya da "İstikbal göklerdedir" hedefinden Menderes'in "Büyük Türkiye", Özal'ın "Çağ atlayan Türkiye" hedefine, Cumhuriyet'i kuran ve iz bırakan bütün liderlerin özlemlerini bugün Erdoğan dik duruşuyla hayata geçiriyor.
O nedenle Türkiye Yüzyılı ortak bir hedeftir ve bir partiden daha fazlasıdır.
Başkan Erdoğan tam da bu geçmişe atıf yaparak şöyle başlıyordu sözlerine:
"Cumhuriyetimiz, maalesef bu bir asırlık geçmişinin önemli kısmında, kendi içinde barışık yaşayamadı. Emperyalistlerin ülkemiz üzerindeki hesapları hiç eksik olmadı. Bu kirli hesaplarda kullanılan maşalar da hiç eksik olmadı."
Başkan Erdoğan, AK Parti'nin bu makûs talihi son 20 yılda tersine çevirdiğine ve Türkiye Yüzyılı'na giden yolu açtığına değiniyor ve şöyle diyordu:
"İnancından dolayı dışlanan Müslüman'ın, dilinden dolayı ayrımcılığı uğrayan Kürt'ün, meşrebinden ötürü baskı gören Alevi'nin, haksızlığa maruz kalan bu toprakların evladı Hıristiyan ve Yahudi'nin... Kısaca bu ülkede vesayetin gadrine uğrayan kim varsa, herkesin yanında olduk, mücadelesine destek verdik."
Bu yüzyılın barış, kalkınma, üretim ve değerler yüzyılı olacağına dikkat çekiyor ve bütün ulusa çağrısını da şu sözlerle noktalıyordu: "Gelin, bir asır önce istiklal mücadelemizi bir ilk adımla nasıl başlatıp zafere ulaştırdıysak, bugün de istikbal mücadelemizin ilk adımını atalım. Gelin, bu yolu kadını-erkeğiyle, genci-yaşlısıyla her kesimden insanımızla hep beraber yürüyelim... Bu vatan hepimizin..."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Genç teğmenler ve organize işler (24.11.2024)
- Netanyahu savaş suçlusu, sıra İsrail’de (23.11.2024)
- Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı (22.11.2024)
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)
- Trump, FETÖ okullarını kapatacak mı? (15.11.2024)
- Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı (14.11.2024)
- Trump’ın öngörülemezliği ve Ortadoğu (12.11.2024)