Geçmişte PKK, devletin Kürt kimliğini inkâr eden politikaları sayesinde güç toplarken, son yıllarda bu görevi CHP ve sol muhalefet üstlenmiş durumda. Bu kesimler, sadece oy için HDP'ye şirin gözükmüyor, daha vahimi PKK'nın terör saldırılarını görmezden geliyor.
İçlerinde "devrim" ya da "darbe" ukdesi kalmış solu bir yana bırakalım, cumhuriyeti kuran parti CHP, nasıl bu noktaya savruldu?
Bu konu üzerinde ne yazık ki durulmuyor. Oysa terör örgütünün motive edilmesinde bu tavrın çok ciddi katkısı var.
Birkaç gündür siyaset, Mersin'de bir polisin şehit edildiği PKK terörünü tartışıyor. Tartışma daha çok da, saldırıyı gerçekleştiren teröristlerden birinin CHP'nin "gazeteci" diye sahip çıkması üzerinden yürüyor. Oysa asıl problem, CHP'yi de, sol aydınları dabir teröristi, gazeteci diyesavunma noktasına getirensiyasi bakışta saklı...
Bu öyle hastalıklı bir siyasi bakış açısı ki, PKK ne yaparsa yapsın adıyla kınanmıyor ve daha vahimi devlet ve siyaset suçluyor.
Bildiğim kadarıyla son yıllarda sadece bir kez CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu, PKK'yı adıyla kınadı. Onun dışında hep "terör saldırısı neredenve kimden gelirse gelsin" gibi bir ezberi söyleyip durdu. Son Mersin saldırısında da, "Mersin'de polisevineyönelik alçakça düzenlenenterör saldırısındaşehit olan polis memurumuzaAllah'tan rahmet,ailesine başsağlığı diliyorum" diyor ve şöyle bitiriyordu: "Terörü bir kez dahalanetliyorum."
İyi de o terörü gerçekleştirenörgütün adı ne? NedenPKK terörü demiyor?
Güya örgütün reklamı olmasın diye. Oysa aynı gün şu tweet'i atmasını biliyor: "IŞİD canileri,Mehmetçiklerimiz SefterTaş ve Fethi Şahin'i şehitetti. Bugün Fethi Şahin'inailesini ziyaret ettim. Buolaya devlet suspus olmuştur."
Bu durumda Kılıçdaroğlu,IŞİD'in reklamını mı yapmışoluyor? Öyle olmadığını herkesbiliyor. Aynı şeyi çok dahasinsi biçimde eski HDP eşbaşkanıSelahattin Demirtaşda yapıyor. O da PKK terörüdemeden "sivil siyasetçi"edasıyla konuşuyor: "Mersin'deki silahlısaldırıyı kınıyorum. Siyasetin sorumluluğu,şiddet dışı çözümlerdeısrarcı olmaktır."
Terörü PKK üstlendiğihalde Demirtaş, PKK adınıağzına almıyor. Aslında alamazda... Alma cesareti gösterenbir siyasetçi olsaydı, neçözüm sürecini sabote eder, nede yüzde 13 oyu Kandil korkusuylaheba etmezdi. Bu tavrıkorkudan çok kendi deyimiyle"silahlı muhalefete" inancındankaynaklanıyor. Aksihalde "Türkiyelileşeceğiz"dediği 7 Haziran 2015 seçimlerindensonra beyaz kefeninigiyer, PKK terörüne karşıçıkardı.
CHP ve HDP'nin ortaklaştığı bu siyasi tavır, son dönemde terörün en önemli moral kaynağı oldu. Buna en sert tepki de sol aydınlardan değil, Kürt aydınlarından geldi.
Başından beri terörün bir siyaset aracı olarak kullanılmasına karşı çıkan yazar OrhanMiroğlu, PKK medyası olduğunu, ölüm listeleri hazırladığını belirtiyor ve şöyle diyor: "HDP liderleriMersin'deki alçakça saldırıdansonra, 'demokratiksiyasette ısrarcı olacağız'diyorlar. Kamuoyunualdatmayı bırakın! Israrınızkime karşı olacak, sizinde başınıza bela olmuşPKK'ya karşı demokrasiyive kendinizi savunabilecekcesaretiniz var mı, onusöyleyin?"
PKK terörü karşısındaki sessizliğeisyan eden aydınlardanbiri de yazar Aytekin Yılmazşöyle diyor: "Muhalefet partilerinintümü de çok bariz birhata yapıyor, HDP oylarınıalmak için 2018'den beriPKK şiddetine ilişkin eleştirilerdenuzak duruyorlar. Henüz muhalefetteykenyanlışa 'yanlış' diyemeyenler,iktidar olduklarındaçok zalim olurlar."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.