CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu, yaklaşık bir yıldır kendi adaylık PR'ını yapan bir çalışma yürütüyor. Ancak o çalışmaya, bırakın 6'lı masayı kendi partisini bile ikna edemedi ki, partisini birkaç kez uyarmak zorunda kaldı.
Sonunda dayanamadı ve sert bir ayar verdi: "Şunu da artık bilmekzorundayım, siz gerçektenbenimle birlikte misiniz? Bazılarınızın sesi çıkmıyor,bazılarınızın da isteyerekveya istemeyerek zarar verdiğinide görüyorum. Artıkkarar verin."
Nihayet onlar da kararlarınıverdi. Başta seçildiği andan itibaren"o makam"ın sahibi gibidavranan İBB Başkanı Ekremİmamoğlu olmak üzere hepsi,sanki el altından çalışma yapmamışlar,"Alevi'sin kazanamazsın"yazıları yazdırmamışlar gibi"Yanındayız" tweetleri ataraksıraya dizildiler.
Bu hamlesiyle Kılıçdaroğluen azından şimdilik adaylığınınönündeki parti içi engeli aşmışgörünüyor. Ama önünde hâlâiki engel var: 6'lı Masa ve ABD... "ABD de nereden çıktı?"demeyin. Hatay BelediyeBaşkanı Lütfü Savaş'ın o sözünühatırlayın: "Ulusal ve uluslararasıkarar vericilerin işaretedeceği bir insanı adayyapacaklar."
Peki, partisinde bile böylesinezorlanan Kılıçdaroğlu, 6'lı masayıve ABD'yi ikna edebilecek mi?
Önümüzdeki günlerde bol bol bu konuyu tartışacağız. Önce 2 Ekim'de 6'lı masa, Kılıçdaroğlu'nun ev sahipliğinde yeni toplantılara başlayacak. Kılıçdaroğlu, o toplantıda 5 muhafazakâr-milliyetçi partiyi, hem partisini yola getirmiş hem de ABD kartını devreye sokmuş biri olarak karşılayacak. Artık son noktayı Kılıçdaroğlu mu koyar, yoksa Akşener'in danışmanı Fatih Demirkol'un dediği gibi Meral Akşener mi koyar göreceğiz.
Ama daha önemli işareti Kılıçdaroğlu'nun ABD gezisi verecek. Kılıçdaroğlu'nun 9 yıl sonra hem de adaylığın belirlendiği bir zaman diliminde ABD'ye gitmesi tesadüf değil. Tıpkı 2013 yılı Aralık başındaki o gezi gibi... Hatırlayın, 2013'teki o gezide Kılıçdaroğlu. FETÖ'cülerle buluşmuş ve dönüşte de "Buhükümet yakında yıkılır" gibi bir demeç vermişti. Sonra 17-25 Aralık yargı darbesi oldu ve CHP'liler de hükümetin yıkılacağını, hatta dönemin Başbakanı Erdoğan'ın kaçacağını söyledi ama dediklerinin hiçbiri olmadı.
Şimdi herhalde biraz akıllanmışlar ki, bu gezide görüşülecekler arasında FETÖ'cüler yok gibi. "Yok gibi" diyorum; çünkü FETÖ'cüler yok ama FETÖ sever küreselci "BayKemaller" çok. Onlardan biri de ABD'nin solcu senatörü Barnie Sanders... Sanders, FETÖ'cülerin çok sayıda etkinliğine katılan bir isim. Ayrıca, sayısız kez Massachusetts'in eyalet imamı tarafından ağırlanmış ve destek verilmiş biri. Bu arada Kılıçdaroğlu'nun onun üzerinden verdiği mesaj da dikkat çekici. Bugüne kadar ABD emperyalizminin hiçbir uygulamasına karşı çıkmayan, FETÖ'ye ve PKK'ya desteğine itiraz etmeyen Kılıçdaroğlu, "aslan solcu" havasına girerek "vahşi kapitalizme" meydan okudu. Bir anlamda Başkan Erdoğan'ın BM'de emperyalistlerin yüzlerine söyledikleriyle yarışacağı hesabı yaptı ama söylediklerinin sorun olmayacağını da biliyor. Küreselci Bill Gates ve Mustafa Koç gibi kapitalistlerin bile şikâyet ettiği "vahşikapitalizm"den söz etmenin riski yok ki...
İşin ilginç yanı, Kılıçdaroğlu'nun ABD'de görüşeceği Dışişleri Komitesi'ndeki kişilerin çoğu da FETÖ'cülerle içli dışlı. Çoğu Kılıçdaroğlu'nun milletvekili yaptığı kaçak FETÖ'cü Aykan Erdemir'in Türkiye aleyhine hazırladığı raporlarla beslenen isimler.
Kılıçdaroğlu onları ikna eder mi bilemem ama ABD derin aklının hâlâ bir karar vermediği söyleniyor. Kılıçdaroğlu'nun "kaset operasyonu" ve sonrasında üstlendiği siyasi misyon düşünüldüğünde bu kadar kararsızlık da "haksızlık"...
Bu arada merak ediyorum; Kılıçdaroğlu ABD'lilere, eski CHP Milletvekili Erdemir ile FETÖ elebaşı Gülen'i neden Türkiye'ye iade etmediklerini de sorar mı acaba?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.