Seçime bir yıldan az süre kaldı ama hâlâ 6'lı masanın adayı belli değil. Hâlâ o mu olacak bu mu olacak tartışması sürüyor. Gerekçeleri de hazır; isim açıklanırsa yıpranır ya da ismin açıklanmasıyla gündem değişir. Her iki gerekçe de gerçekçi bulunmuyor.
Bulunmuyor, çünkü işin içinde başka bir hesap var.
O hesabın bir ucunda Ekrem İmamoğlu, diğer ucunda da Abdullah Gül'ün olduğu söyleniyor.
Bu iki isim de henüz devreden çıkmış değil. Ama asıl ilginç olan unutulduğu sanılan Gül isminin ara ara ısıtılması. Bırakın birilerini bizzat Gül'ün kendisi bunu çok istiyor ki arada bir siyasi piyasaya çıkıp konuşuyor. Öyle olmasaydı, dünya Rusya- Ukrayna Savaşı'nın, Tayvan'daki siyasi gerilimin nelere yol açacağını kara kara düşünürken, eski "dindar" bir cumhurbaşkanına 28 Şubat ruhuyla şu soru sorulmazdı: "Dinin siyasette araçsallaştırılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?"
O da "duayen" bir siyasetçi olarak şu cevabı vermezdi:
"Partinizi bir din partisi gibi sunmaya başlarsanız bütün bu yanlışlıklar, noksanlıklar sonunda dine atfedilir. Bu çok tehlikeli bir durum."
Bunu söyleyen, eşi başörtülü diye cumhurbaşkanı olması istenmeyen biri... Dahası, o söyleşide muhalefetin sığındığı en büyük argüman olan "ekonomi ve liyakat" gibi kendilerinin hiçbir koşulda uymadığı bir gündemi ballandıra ballandıra anlatıyor ama nedense dünyaya nefes aldıran "tahıl koridoru"na hiç değinmiyor.
Eski bir dışişleri bakanının, dış politika hamlelerini ve diğer gelişmeleri görmezden gelmesi makul mü? Bunun bir tek nedeni olabilir; muhalefete CHP diliyle mesaj vermek.
Anlaşılan o ki, Gül yeniden aday olmanın hesabı içinde. Birçok insan, "CHP bu kadar Kılıçdaroğlu'nun adaylığına hazırlanmışken, Gül'ün adaylığını kabul etmez" dese de masadan karar çıkınca yapacakları fazla bir şey yok.
Bu konuda Gül ile Kılıçdaroğlu arasında mekik dokuyan bir isimden de söz ediliyor: Eski bakan Ertuğrul Günay... Kulislerde Günay'ın da içinde olduğu bir ekibin, Gül'ün cumhurbaşkanı adayı olması için ciddi PR çalışması yaptığı söyleniyor.
Bugüne kadar 6 artı 7'li masanın bir isim açıklamamasının nedeni de bu ihtimal. Son dakikada açıklanacak ve siyasiler "mecburen" masanın verdiği karara uyacak. Halk uyar mı? Halkın uyacağından ve tepkiye yol açmayacağından emin olsalar şimdiden açıklarlar...
***
ÇELEBİ'NİN TOKAT GİBİ CEVABI
Siyasette derin bir yarılma yaşanıyor. Son günlerde bu açıdan çok sert bir tartışma ve itibarsızlaştırmaya tanık olduk. Bunun son örneğini, CHP'den istifa edip Memleket Partisi'ne geçen, orada da aradığını bulamayıp ayrılan İzmir Milletvekili eski subay Mehmet Ali Çelebi yaşıyor.
Çelebi'nin bir partiye geçip geçmesi tartışılıyor ama mesele o değil. Bazılarını çıldırtan asıl mesele, ulusalcı Çelebi'nin Başkan Erdoğan'a ve Cumhur İttifakı'na ilişkin söyledikleri...
En çarpıcısı da şu:
"Çabuk unutanlara önemli bir hatırlatma: Sayın Cumhurbaşkanımız @RTErdogan 15 Temmuz'da direnmese ben dahil kumpaslarda yargılanan istisnasız herkes, ölüm listelerindeki Türkiye'nin binlerce önemli ismi bugün hayatta olmayacaktı. Hepimiz katledilmiştik."
Birkaç yıl önce yine bir asker olan Ali Türkşen'e NTV'deki bir programda, "Başkan Erdoğan'ın FETÖ'ye karşı mücadelesi sayesinde dışarıdasınız" dediğimde çılgına dönmüştü. Biraz geç oldu ama ona en iyi cevabı Çelebi verdi. Linç konusunda ustalaşan bir mahalleye karşı böyle bir cevap vermek yürek ister, tebrik ediyorum.
Yıllık iznimi kullanacağım için bir hafta sonra görüşmek dileğiyle...