CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu, tıpkı CHP'deKemalistleri nasıl tasfiye ettiyseaynı yöntemi bu kez karşısına çıkacakcumhurbaşkanı adaylarına da uyguluyor.Önce Muharrem İnce'yi partidışına attı. Şimdi İstanbul seçimleriylehavaya giren, kibir abidesi Ekremİmamoğlu'nu yola getirmeye çalışıyor.Doğrusu yola geldi mi emin değilimama en azından kamuoyuna yansıdığıkadarıyla "buzlar erimiş" görünüyor.Ama ben hâlâ ilk günkü iddiamı sürdürüyorum:Kılıçdaroğlu adaylığını açıklamadığısürece bu kavga bitmiş sayılmaz. İmamoğlu ve foncu medyadaki "Ekremciler" meydanı "ergenmuhalefete" bırakmayacak görünüyor. "Yüzde 60'la geliriz, Kılıçdaroğlu kazanamaz, yine hüsran yaşarız" diyenlerin ne yapacağını merak ediyorum.
Tabii işin bir de Millet İttifakı ayağı var. Gerçi o ayakta yer alanların hiçbiri tek başlarına iktidar umudu veremedikleri için "Bay Kemal"e muhtaçlar. Aslında o da onlara muhtaç ama bir adım önde olduğu için adaylığını ilan edip meydanları inletmeye başladı. "Geliyor gelmekte olan..."
İyi de hani müzakere edilecek, araştırma yapılacak ve 6'lı masa ona göre karar verecekti?
Bugün Kılıçdaroğlu masaya kendi adaylığını dayatıyor, yarın masadakilerin ona neler dayatacağını bir düşünün. Koalisyon hükümetleri mumla aranacak.
Oraya gelmeden masa dağılabilir mi? O ihtimal de var. Kılıçdaroğlu'nun İmamoğlu'na övgüler düzmesi, MeralAkşener'in de aynı zaman diliminde hiç sevmediği Mansur Yavaş'a yanaşması yeni bir proje değilse, masada alarm zilleri çalıyor demektir. Bu, masada yeni bir dizilime işaret ediyor.
Herhalde her iki lider de son viraja girilirken, olası meydan okumalara hazırlanıyor. Biri yanına HDP ile İmamoğlu'nu, öteki de muhafazakârlarla Yavaş'ı alarak son masada kozlarını paylaşacak. İşte bu hesaplaşma ihtimali hâlâ İmamoğlu'nu çemberin içinde tutuyor. Onu destekleyen küresel güçler de bu nedenle henüz rotayı yeni bir isme kırmış değil. Hâlâ umutları İmamoğlu'nda... Ancak o kendisine verilen desteği çarçur ettiği için çaresizce adamlarına şöyle şeyler söyletiyor: "Kemal Bey'in en değer verdiğiprojelerinden biri diyebilirim.Kendisi için rahatlıkla söyleyebilirimki genel başkanımız birgün (CHP'nin başından) ayrılmayıkararlaştırırsa en güçlü adaylardanbiri olacaktır."
Kılıçdaroğlu, "en değer verdiğiprojesini" cumhurbaşkanlığı adaylığındanuzak tutabilir mi göreceğizama herhalde bu korkuyu o da farketti ki, Balıkesir konuşmasında birdenbire"antiemperyalist" kesildi. Sahine oldu da, dün Biden'dan medetuman, ABD'nin Doğu Akdeniz tezlerine,Libya siyasetine destek veren,YPG'ye binlerce TIR silah verilirkensusan Kılıçdaroğlu'nun aklına emperyalizmgeldi?
Sadece bu hesaplar değil, Kılıçdaroğlu'nun bu çıkışında, CHP içindeki Kemalist tabanın giderek partiden uzaklaşmasının, hatta "yerli vemilli" kaygılar nedeniyle Cumhur İttifakı'na yönelmesinin de etkisi var. Erdoğan düşmanlığıyla bir kısmının gözleri karartılsa da, şu gerçekleri görenler de var:
Karabağ'ın 30 yıl sonra geri alınması, Doğu Akdeniz ve Libya konusunda CHP'nin çuvallaması, FETÖve YPG'nin terör örgütleri olarakNATO kayıtlarına girmesi ve son tahıl koridoruyla Başkan Erdoğan'ın Türkiye'yi küresel siyasete yön veren bir aktör yapması Kemalist tabanın da dikkatinden kaçmıyor.
Kılıçdaroğlu, masadakileri bir biçimde ikna etse de bu siyasi geçmişiyle bırakın yeni oy kazanmayı kendi "yerlive milli" tabanını bile ikna etmesi kolay değil.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.