CHP'liler büyük oranda İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İstanbul selle boğuşurken tatil keyfini sürdürmesini siyasi bir skandal olarak niteliyor.
Bu yüzden bir kısım CHP'li inanılmaz öfkeli ve kaygılı... Çünkü bu skandal sadece İmamoğlu'nun siyasi geleceğini etkilemiyor, CHP'yi de aşağı çekiyor. Hem de iktidar umudu taşıdıkları bir zaman diliminde.
Aslında CHP ve çevresi bu açıdan derin bir paradoks içinde.
Nasıl 25 yıl sonra Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul'da seçimi kazanması seçim yenilgilerinden bıkmış sosyolojiyi umutlandırdıysa, şimdi de aynı şekilde İmamoğlu'nun her tatil sevdası ve İstanbul'u sahiplenmemesi o sosyolojiyi sarsıyor, şaşkına çeviriyor.
Tablo hiç iç açıcı değil. Bir yanda yaptığı hatalardan geri adım atmayan, tatilinden vazgeçmeyen ve buna rağmen o makamı istemeye devam eden bir İmamoğlu ve ona sahip çıkan CHP'liler var, öte yanda onun aday olmasını engellemek için her şeyi yapan, yaptığı hatalara sevinen ve cumhurbaşkanlığı adaylığına hazırlanan Kılıçdaroğlu ve çevresi var. İmamoğlu'nu destekleyen fondaş medya tam da bunu bahane ederek, "tatil keyfini" sorgulamıyor, Kılıçdaroğlu'nun çevresini suçluyordu:
"Tatil, büyütülecek bir olay değil ama sırf İmamoğlu'nun önünü kesmek için iktidarla birlikte bu işi CHP içindeki Kemalciler büyütüyor."
Bu kavga CHP'nin yıllardır kurtulamadığı klasik bir iç kavga ve sonuç da hiç değişmiyor. Değişmiyor, çünkü CHP hâlâ farklı siyaset üreterek halkı kazanmak yerine siyaset mühendisliği ve devşirme yöntemlerle seçim kazanabileceğine inanıyor. İstanbul'u, Ankara'yı ve diğer illeri böyle kazandı ama sonuç değişmedi ve yeni bir kavga çıktı: Kılıçdaroğlu-İmamoğlu kavgası... Bu kavga doğal olarak seçmene de yansıyor. İmamoğlu'nun Karadeniz gezisi sonrası nasıl bir düşüş yaşadığını son birçok ankette gördük. Düşüş Fethiye tatili sonrası daha da derinleşecek ve CHP oylarına da yansıyacak.
Kısaca, İmamoğlu'nun hatalar silsilesi sadece İmamoğlu'nu adaylıktan etmiyor, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını da tehlikeye sokuyor. İkisi birden kaybederken, aradan artık Meral Akşener mi çıkar yoksa devreye Abdullah Gül mü girer onu da önümüzdeki günlerde göreceğiz.
***
KAFTANCIOĞLU'NUN YERİNE KİM GELECEK?
CHP'deki iç kavganın bir benzeri de İstanbul İl Başkanlığı'nda yaşanıyor. Hukuken o görevi bırakması gereken Canan Kaftancıoğlu hâlâ il başkanlığına devam ediyor. Altında çakarlı arabasıyla görevinin başında... Bu gidişle kayyum atanırsa şaşırmam.
Gerekçe yargı kararını protesto etmek görünse de gerçek kimin il başkanı olacağına karar verilememesi. Müthiş bir kavga var. Oğuz Kaan Salıcı, Erdoğan Toprak, Özgür Özel, İmamoğlu, Kaftancıoğlu ve İstanbul'da Battal İlgezdi'nin başını çektiği belediye başkanları gibi çok sayıda siyasi aktörün il başkanlığı hesabı var. Herkes kendi adayını atamak istiyor.
Oraya göz dikenlerin sayısı da hiç az değil. Yeni bir isim çıkar mı bilemem ama eskiler çok hevesli. İlk sırada o makamdan Ankara'ya giden ve yeniden güç toplamak için o makama dönmek isteyen Gürsel Tekin var. Eski milletvekilleri Çetin Soysal, Kadir Gökmen Öğüt ve Berhan Şimşek de sıraya girmiş durumda.
Bütün gözler, şu sıralarda 6'lı masaya adaylığını kabul ettirme derdine düşen Kılıçdaroğlu'nda. Bir an önce karar vermezse İstanbul CHP, bu kez İmamoğlu'nun tatil keyfine paralel yeni bir krizle sarsılır.