Diyarbakır annelerinin nöbetinin 1000'inci gününde onların yanında olmak için İçişleri Bakanı
Süleyman Soylu ile Diyarbakır'daydık.
Yaz sıcağı başlamış... İlk durağımız HDP İl Merkezi önünde kurulan annelerin çadırı oluyor. Çadırın hemen yakınında ciddi bir kalabalık var. Destek ziyareti doğal bir mitinge dönüşüyor
Önce anneler konuşuyor, sonra miting alanına telefonla bağlanan
Başkan Erdoğan'ın sesi duyuluyor:
"Artık çocuklarımızı kandıramayan terör örgütünün faaliyet sahalarını birer birer kapatıyoruz. Sizin evlatlarınız üzerinden kurulan kirli düzeni kökünden yıkıyoruz."
Gerçekten de eski düzen kökünden yıkılıyor ve şiddetin esir aldığı kentte bambaşka bir rüzgâr esiyor. Hâlâ hiçbir şey olmamış gibi davrananların dönüp HDP'nin en güçlü olduğu ilin merkezi binasına bakmaları gerekiyor. Kapısına kilit vurulmuş bir parti binasından söz ediyoruz. Bu büyük ihtimalle dünya siyasi tarihinde bir ilk...
Bu tablo şiddetle ilişkisini kesmek istemeyen bir siyasi partiye sivil toplumun nasıl ceza vereceğini de gösteriyor. Yıllarca İspanyolların ETA terör örgütüne karşı başlattıkları sokak protestolarını hayranlıkla izledik. "Bizde neden böyle protestolar olmuyor" diye hayıflandık. Ama artık hem 15 Temmuz gibi destansı bir direnişe hem de Diyarbakır anneleri gibi muhteşem bir sivil toplum tepkisine sahibiz. Gıpta etme sırası onlarda.
Bu gerçeğin altını annelere destek vermek için kürsüye çıkan İçişleri Bakanı
Süleyman Soylu da çiziyor:
"Tam 1000 gündür burada terör örgütüne insan kaynağı sağlayan siyasi partinin önünde, bütün dünyaya haykıran, annelik ve babalık duygusunun nasıl bir yüce duygu olduğunu gösteren, birbirlerine tutunarak korkuya meydan okuyan, gözyaşlarını içine akıtan, ama bir gün olsun terör örgütünü bitirmekten vazgeçmeyerek evlatlarını isteyen Diyarbakır annelerinin huzurundayız... Burada her birinin önünde saygıyla eğiliyorum."
Diyarbakır anneleri sadece Kürt annelerden oluşmuyor. Aralarında çok sayıda Türk anne de var. Onlardan biri de dağa giden kızı
Fadime Levent'in dönmesini isteyen Balıkesirli anne.
Onun özlemi hepsinin ortak özlemi
"Evladımı istiyorum, ciğerparemi istiyorum."
Bu konuşmalar devam ederken, mitingi biraz da uzaktan merakla izleyen Diyarbakırlılarla konuşuyorum. Birçoğu memnuniyet duyduğu halde hem teröre karşı mücadeleye hem de Diyarbakır annelerinin direnişine
"mahalle baskısı" nedeniyle biraz uzak duruyor.
Diyarbakırlı bir esnaf şöyle diyor
"Annelerin bu direnişi, insani ve vicdani açıdan öyle etkili oldu ki, devlet destekli diyen HDP'liler bile onların haklılığını kabul ediyor. Eskiden devlet baskısı nedeniyle insanlar gerçek görüşlerini değil, 'resmi'
görüşlerini söylerdi. Şimdi aynı şey PKK ve HDP için geçerli. O nedenle insanlar fazla konuşamıyor. Ama şu gerçeği de görüyor: HDP il merkezinin kapısına kilit vurmak zorunda kaldı. Bunu birkaç yıl önce biri söyleseydi kimse inanmazdı."
Dönüş yolunda
Bakan Soylu, Diyarbakır annelerinin sivil direnişinin siyasete etkisini şöyle değerlendiriyordu:
"Anneler direndiler ve 35 evladını sökerek PKK'dan aldılar. PKK'nın siyasi ayağı HDP'nin de kimyasını bozdular. Anneler ortaya koydukları bu direnişle kendilerinden sonra gelecek çocuklara da annelere de ışık olacaklar."