Oliver Stone: Batılı liderler ‘özgür’ değil
Bu yüzden sürecin nereye evrileceğine dair bir öngörüde bulunmak zor... İşin doğrusu bu arada İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine başvurmasıyla küresel gerilim daha da arttı ve nükleer savaş tehlikesinden bile söz edilir oldu.
Peki, Ukrayna-Rusya Savaşı sürerken Batı kamuoyunda neler oluyor?
Bu konuda Batı'da Ukrayna-Rusya Savaşı'na objektif yaklaşan az da olsa aydın var. Onlardan biri de yaptığı iki belgeselle Ukrayna'yı yıkıma, Rusya'yı da savaşa sürükleyen olayların perde arkasını anlatan ünlü yönetmen Oliver Stone.
Stone'un, son iki ay içinde iki farklı analizini okudum.
Önce Rusya'ya ilişkin tespitlerine kulak verelim. Stone göre Rusya, Ukrayna'yı işgale kalkışarak hata yaptı. O hatalardan birkaçını şöyle sıralıyor:
"Ukrayna'nın direnişini, Avrupa'nın tepkisini ve NATO'yu hafife aldı. Kendi ordusunun hedefine ulaşma kabiliyetini abarttı. Özellikle Almanya'nın 20 yıldır direnmesine rağmen NATO'ya askeri katkısını artırmasına neden oldu; İsviçre bile bu mücadeleye katıldı. Artık Rusya, Batı'dan her zamankinden daha fazla izole olacaktır. Son olarak dünya çapında sosyal medyanın gücünü de hafife aldı."
Bu tespitleri yaptıktan sonra sözü ABD ile AB'nin tavrına getiriyor ve olup bitenler karşısında şaşkınlığını gizleyemiyor.
"Batı bu konu üzerine bir perde indirmiş durumda. Hayatımın hiçbir noktasında Batı'da bu kadar yoğun bir propaganda ile karşılaşmadım. Avrupa'nın bu kadar hızlı NATO sepetine düşmesi, Rusya'ya karşı tavır alması çok tehlikeli... Avrupa devletleri egemen ve özgür değiller ve ABD'den korkuyorlar. Charles de Gaulle, NATO'nun tehlikesini anlamış ve ayrılmıştı. Ona göre NATO, ABD'nin savaş örgütüydü. Artık Batılı liderler bu düşünce özgürlüğüne sahip değil."
Stone, "Bir Vietnam Savaşı gazisi ve Soğuk Savaş'ın bitmek bilmeyen düşmanlıklarına tanıklık etmiş biri olarak, yabancı liderleri şeytanlaştırmak ve aşağılamak başarılı olabilecek bir politika değildir" diyor ve şu soruyu soruyor:
"Bugün Putin bir savaş suçlusuysa George Bush değil mi?"
Ünlü yönetmen gelinen noktayı büyük trajedi olarak niteliyor:
"Çağımızın kalbindeki görünmeyen büyük trajedi, Rusya ve ABD arasında gerçek bir barışçıl ortaklığın kaybedilmesidir. Soğuk Savaş 1991'de sona erdikten sonra Rusya'yı kışkırtmaya devam eden aptallar, insanlığa ve geleceğe karşı korkunç bir suç işlemişlerdir."
Gidişata ilişkin karamsarlığını da gizlemiyor:
"Putin, muhtemelen Batı'dan umudunu kesmiştir ve bu da bizi nihai yüzleşmeye her zamankinden daha fazla yaklaştırmaktadır. Geri dönüş yolu yok gibi görünüyor. Bu durumdan tek mutlu olanlar, Rus milliyetçileri ve yıllardır hayalini kurdukları şeyi nihayet elde eden Rus düşmanları, yani Biden, Pentagon, CIA, AB, NATO ve ana akım medya."
Son olarak Batı'da yükselen karalama kampanyasına dikkat çekerek şöyle diyor:
"Zelenski'nin kötü davranışları da dahil olmak üzere Batı'nın çifte standartlarına, zehirli diline işaret etmek, sağır kulaklara çarpacak ve duyulmayacak. Son yirmi yıl boyunca Rusya'nın tutumunu anlamaya çalışan bizleri karalamak artık daha kolay."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Genç teğmenler ve organize işler (24.11.2024)
- Netanyahu savaş suçlusu, sıra İsrail’de (23.11.2024)
- Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı (22.11.2024)
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)
- Trump, FETÖ okullarını kapatacak mı? (15.11.2024)
- Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı (14.11.2024)
- Trump’ın öngörülemezliği ve Ortadoğu (12.11.2024)