Dünyanın gözü kulağı aylardır Ukrayna'dan gelecek haberlerde. Ancak zaman zaman ikili görüşmeler yapılsa da geldiğimiz noktada barışa dair bir umut yok. Tam tersine savaş Donbas bölgesine kaydığı gibi Rusya'nın Kiev'den çekilmesi ve ABD ile AB'nin desteğiyle eli güçlenen Ukrayna yönetimi çok daha sert bir tutum almış durumda.
Bu yüzden sürecin nereye evrileceğine dair bir öngörüde bulunmak zor... İşin doğrusu bu arada İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine başvurmasıyla küresel gerilim daha da arttı ve nükleer savaş tehlikesinden bile söz edilir oldu.
Peki, Ukrayna-Rusya Savaşı sürerken Batı kamuoyunda neler oluyor?
Bu konuda Batı'da Ukrayna-Rusya Savaşı'na objektif yaklaşan az da olsa aydın var. Onlardan biri de yaptığı iki belgeselle Ukrayna'yı yıkıma, Rusya'yı da savaşa sürükleyen olayların perde arkasını anlatan ünlü yönetmen Oliver Stone.
Stone'un, son iki ay içinde iki farklı analizini okudum.
Önce Rusya'ya ilişkin tespitlerine kulak verelim. Stone göre Rusya, Ukrayna'yı işgale kalkışarak hata yaptı. O hatalardan birkaçını şöyle sıralıyor: "Ukrayna'nın direnişini, Avrupa'nıntepkisini ve NATO'yu hafife aldı.Kendi ordusunun hedefine ulaşmakabiliyetini abarttı. ÖzellikleAlmanya'nın 20 yıldır direnmesine rağmenNATO'ya askeri katkısını artırmasınaneden oldu; İsviçre bile bu mücadeleyekatıldı. Artık Rusya, Batı'danher zamankinden daha fazla izole olacaktır.Son olarak dünya çapında sosyalmedyanın gücünü de hafife aldı."
Bu tespitleri yaptıktan sonra sözü ABD ile AB'nin tavrına getiriyor ve olup bitenler karşısında şaşkınlığını gizleyemiyor.
"Batı bu konu üzerine bir perde indirmiş durumda. Hayatımın hiçbir noktasında Batı'da bu kadar yoğun bir propaganda ile karşılaşmadım. Avrupa'nın bu kadar hızlı NATO sepetine düşmesi, Rusya'ya karşı tavır alması çok tehlikeli... Avrupa devletleri egemen ve özgür değiller ve ABD'den korkuyorlar. Charles de Gaulle, NATO'nun tehlikesini anlamış ve ayrılmıştı. Ona göre NATO, ABD'nin savaş örgütüydü. Artık Batılı liderler bu düşünce özgürlüğüne sahip değil."
Stone, "Bir Vietnam Savaşı gazisi veSoğuk Savaş'ın bitmek bilmeyen düşmanlıklarınatanıklık etmiş biri olarak,yabancı liderleri şeytanlaştırmak veaşağılamak başarılı olabilecek bir politikadeğildir" diyor ve şu soruyu soruyor: "Bugün Putin bir savaş suçlusuysaGeorge Bush değil mi?"
Ünlü yönetmen gelinen noktayı büyük trajedi olarak niteliyor: "Çağımızın kalbindeki görünmeyenbüyük trajedi, Rusya ve ABD arasındagerçek bir barışçıl ortaklığın kaybedilmesidir.Soğuk Savaş 1991'de sonaerdikten sonra Rusya'yı kışkırtmayadevam eden aptallar, insanlığa ve geleceğekarşı korkunç bir suç işlemişlerdir."
Gidişata ilişkin karamsarlığını da gizlemiyor:
"Putin, muhtemelen Batı'dan umudunu kesmiştir ve bu da bizi nihai yüzleşmeye her zamankinden daha fazla yaklaştırmaktadır. Geri dönüş yolu yok gibi görünüyor.Bu durumdan tek mutlu olanlar,Rus milliyetçileri ve yıllardır hayalinikurdukları şeyi nihayet elde edenRus düşmanları, yani Biden, Pentagon,CIA, AB, NATO ve ana akım medya."
Son olarak Batı'da yükselen karalama kampanyasına dikkat çekerek şöyle diyor: "Zelenski'nin kötü davranışlarıda dahil olmak üzere Batı'nın çiftestandartlarına, zehirli diline işaretetmek, sağır kulaklara çarpacak veduyulmayacak. Son yirmi yıl boyuncaRusya'nın tutumunu anlamaya çalışanbizleri karalamak artık daha kolay."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.