Dünyada ve Türkiye'de toplumsal ve siyasal alanda derin bir ayrışma yaşanıyor. Bu geçmişteki gibi sağ-sol veya emek-sermaye üzerinden değil, büyük oranda yerli-milli kesimler ile küreselciler arasında yürüyor.
Bunu en net biçimde son Macaristan seçimlerinde gördük. Bir tarafta Orban ve milliciler, diğer tarafta 6'lı küreselci ittifak. O küreselci ittifakın içinde de eski siyasi yaklaşımlarla solcusu, liberali, faşisti dahil her görüş var. Özetle Sorosçu ittifak...
Ülkelerin sermaye sınıfı da, emekçileri de, sanatçıları da bu eksende ayrışıyor.
ABD'den bir örnek verelim. ABD'de, ünlü işadamı Elon Musk üzerinden sert bir kavga yaşanıyor. Kavganın bir tarafında Twitter'ı almak için 44 milyar dolara veren Musk, diğer tarafında ise "küreselci sermaye" var. İkisi de burjuva sınıfından ama aralarındaki kavga giderek derinleşiyor. Musk'ı yok etmek için müthiş bir kampanya açılmış durumda. Bu küreselci sermaye aynı zamanda siyaseti de şekillendiriyor. Geçen seçimlerde Biden'ın kazanması için sosyal ve konvansiyonel medya dahil bütün gücünü kullandı. Şimdi aynı hışımla Musk'a saldırıyor. Musk da bu saldırıya karşı, siyasi tercihini değiştirerek cevap veriyor:
Önceki gün attığı tweet'te şöyle diyor "Geçmişte Demokratlar'a oy verdim,çünkü onlar 'iyilik' partisiydiler. Amaşimdi ayrılık ve nefret partisine dönüştüler.Bu yüzden artık onları destekleyememve Cumhuriyetçiler'e oy vereceğim.Şimdi, bana karşı Demokratlar'ın yapacağıkirli oyun kampanyalarını izleyin..."
Musk'ın ABD'nin solcuları yani Demokratlar'ıyla ilgili yaptığı bu analiz aslında, o siyasi çizgiye benzeyen dünyadaki bütün partiler için de geçerli.
Altı çizilmesi gereken en önemli nokta ise ABD'deki Demokrat Parti'nin "nefret üreten" bir partiye dönüşmesi... Dönüp Avrupa'da ve bizdeki solcu veya ırkçı göçmen düşmanı partilere bakın, onların da ortak özellikleri "nefret" üretmeleri... Avrupa'da veya bizde fark etmiyor, o nefretin hedefinde ise ya İslam, ya Türk ya da Suriyeliler veya Araplar var.
Buna CHP'de yükselen Arap sermayesi düşmanlığını da eklemek gerekiyor.
Ama ne hikmetse bu partilere destek veren insanlar aynı zamanda kendilerini dünyanın en "özgürlükçü ve çevreci" kişileri zannediyor.
Tam Ahmet Kaya'nın, "Bu ne yamançelişki" dediği durum.
CHP MİTİNGİNE ÇAĞRI YAPANSANATÇILAR
Bu çelişkinin bir yansımasını da sanatçılarda görüyoruz. Dün CHP'nin Maltepe Mitingi vardı. Dünyanın kaosa sürüklendiği, Türkiye'nin emperyalistlerce sıkıştırıldığı hatta kuşatıldığı bir zaman diliminde Türkiye'nin kurucu partisi CHP ve solcular, bu kuşatmayı ve NATO'daki gelişmeleri bir yana bırakıp Kaftancıoğlu için miting yaptı.
O miting için aralarında Metin Akpınar,Zülfü Livaneli ve Zuhal Olcay'ın bulunduğubirkaç sanatçı da bir çağrı videosu hazırlamıştı.Aynı şeyi başka sanatçılar yapınca "yalaka"demelerinden utanma ihtimalleri yok amadaha vahim olanı, asıl gerçeği çarpıtmaları.
O konuda Livaneli, birinciliği kimselere bırakmıyor ve miting çağrısında "Atatürk'ündeyimiyle iç ve dış müstevlilerin yaniistilacıların Türkiye'nin rejimini değiştirmek..." istediğinden söz ediyor.
Bundan daha büyük bir çarpıtma olamaz. Müstevliler yani ABD, bugün Türkiye'de sadece Başkan Erdoğan'ı iktidardan düşürmek istiyor. Çünkü Erdoğan, ABD ve tüm müstevlilere karşı direnen tek lider... Bu yüzden de ABD ve o müstevliler, bugün sizlerin destek verdiği Kılıçdaroğlu ve dostlarıyla onu devirmek istiyor.
Bu gerçeği çarpıtmaktan ve Biden'danmedet umar hale gelmekten daha utançverici ne olabilir?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.