‘Siyasi suikastlar’ açıklaması neyin işareti
O güçler bu hesapları için, açık tehditler yanında içerideki aparatlarını da, terör örgütlerini de kullandılar.
Aradıkları ve nakış nakış işledikleri şey de kutuplaşan siyasi ortamdı. Kurt puslu havayı sever misali, onlar böyle bir ortamı hiç kaçırmadı...
Bizim kuşak 70'li yıllarda bunu en acı biçimde yaşadı. Arkasından 12 Eylül askeri darbesi geldiğinde iş işten geçmişti. ABD ve içerideki cuntacı aparatları, sağ-sol tezgâhını ustaca bize yutturmuştu.
90'larda bunun farklı versiyonuyla karşılaştık. Laik aydınlar, önemli asker kişiler, Özal gibi birçok siyasi aktör bu dönemde katledildi. Bu Türkiye'ye yönelik büyük bir operasyondu ve bugünlere uzanan laik-dindar eksenli kutuplaşmanın da ön hazırlığıydı.
Tuhaf olan da o tarihte, "siyasi kutuplaşmayı" ortadan kaldırmak için bir araya gelen DYP ve SHP (CHP) iktidardaydı. Oysa tam tersi oldu ve Türkiye daha çok kutuplaştı.
Şimdi de benzer bir paradoksla karşı karşıyayız. O SHP'nin devamı olduğunu söyleyen bugünkü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir taraftan "Kutuplaşmaya karşıyız" diyor, öte yandan akla hayale gelmeyen hakaretlerle siyasi gerilimi yükseltiyor.
Dahası bununla da yetinmiyor, bir süredir dışarıdan pompalanan kirli bir operasyona, "Siyasi cinayetler olabilir" diyerek destek veriyor.
Gerekçesi ne olursa olsun, niyetinin uyarı olmadığı, siyasi ortamı gerginleştirmek olduğu çok açık.
Bu yüzden yakın tarihin tanıklarından Yazar İsmail Nacar çok net bir tespit yapıyor:
"Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından anlıyoruz ki, ABD ülkemizde örtülü bir operasyon yapacak."
ABD'nin Türkiye'ye yönelik açık tehditler savurduğu, bir çevreleme hareketi başlattığı gizli saklı değil. Ama ABD gibi geçmişi darbeler ve kirli operasyonlarla dolu bir ülkenin bununla yetinmeyeceği de biliniyor. Aylar önce Biden'ın iktidara geldikten sonra ABD'de "Gayri Nizami Harp" tekniklerini yenilediğine dikkat çekmiş ve ABD'nin başta FETÖ ve PKK gibi açık ilişki kurduğu terör örgütleri ile Gladyovari özel bağlantılı "uyuyan hücreleri" harekete geçireceğini yazmıştım.
Türkiye'yi yeniden neden hedefe koyduklarını en son Biden açıklamıştı: Başkan Erdoğan'dan kurtulmak. Tabii bunun aynı zamanda güçlenen Türkiye'yi durdurmak olduğunu da en iyi Biden ve ekibi biliyor. Vekâlet savaşları denilen "Obama Doktrini"nin sürdürücüsü olan Biden şu sıralarda, eminim Türkiye'deki gidişatı ve kamuoyu yoklamalarını da yakından izliyor ve şunu görüyor: Hâlâ Başkan Erdoğan'ı seçimle yenecek bir alternatif yok.
Bu gerçeği gördükleri için de aylar önceden FETÖ'cü ve bir mafya müptezelini devreye sokarak sürekli "Siyasi suikastlar olacak" korkusu pompalandı. Amaç belli; kaos, kargaşa ve bunlarla baş edemeyen Türkiye imajı çizmek. Büyük ihtimalle Kılıçdaroğlu ve İP'li Koray Aydın'ı da buna inandırdılar ki, onlar da "duyum" üzerinden devreye girdi. Akıllarınca toplumda "güvensizlik" oluşacak, onlar da bunu siyasete tahvil edecekler. Fark etmedikleri bir şey var; eski Türkiye yok artık.
Bu yüzden Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açsa da ne Kılıçdaroğlu ne de Koray Aydın bilgi verecek. ABD çok istese de o kaos ortamını eskisi gibi gerçekleştiremeyecek.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Genç teğmenler ve organize işler (24.11.2024)
- Netanyahu savaş suçlusu, sıra İsrail’de (23.11.2024)
- Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı (22.11.2024)
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)
- Trump, FETÖ okullarını kapatacak mı? (15.11.2024)
- Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı (14.11.2024)
- Trump’ın öngörülemezliği ve Ortadoğu (12.11.2024)