Öleceğinizi bilseniz bu yola çıkar mıydınız?
Başlangıçta ABD derin aklı, "Sovyetler'e kaybettiriyoruz" diyerek işgal ettiği yerleri kaosa sürükledi ama bedeli de sadece ABD'ye değil dünyaya ağır oldu.
Şu dehşet tablosuna bakın:
Afganistan'da 20 yılda 170 binden fazla can kaybı oldu.
ABD, 2 bin 448 askerini kaybetti. 20 binden fazla askeri de yaralandı. En büyük acıyı ise yoksul Afganistan halkı yaşadı. Ülke genelinde 20 yıl içerisinde 47 bin 245 Afgan sivil yaşamını yitirdi. Aynı dönemde Afgan güvenlik güçlerinin kaybı ise 66 bin. Taliban ve diğer muhalif kesimden ölenlerin sayısı tam bilinmese de 50 binin üstünde olduğu tahmin ediliyor. Milyonlarca Afgan da göçmen oldu. Göçmen olup yollarda kaybolanların sayısı ise bilinmiyor.
Son olarak sadece şu notu düşelim: 20 yıl içinde 444 insani yardım çalışanı ve 72 gazeteci yaşamını yitirdi.
ABD KAYBETTİ
Geride böyle bir dehşet tablosu bırakıp giden ABD, arka planda ister Taliban'la anlaşmış olsun, ister istihbarat desteğiyle DEAŞ'ı veya başka bir etnik grubu harekete geçirsin, isterse bölge ülkelerini birbirine düşürme planı yapsın fark etmez, ABD kaybetti...
Asıl soru da bundan sonra ne olacağı...
Görünen o ki, dünyanın merkezi Doğu'ya kayıyor ve ABD'li "tek kutuplu" dünya yerini "çok kutuplu" bir dünyaya bırakıyor. Bir anlamda Başkan Erdoğan'ın son on yıldır seslendirdiği "Dünya 5'ten büyüktür" tezinin hayata geçirileceği yeni bir dönemin eşiğindeyiz.
Ancak bu dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan acıların dineceği ya da zalimliğin biteceği anlamına gelmiyor.
Belki siyasi açıdan çok daha kaotik bir sürece bile girebiliriz. DEAŞ saldırıları bunun ilk işareti. Bölge nereye evrilir, zor görünse de Taliban bu sürece hâkim olup yönetebilir mi belli değil. Ama başka şans da yok. İkinci kez Talibanlı bir dönem yaşanacak.
Bu da sadece Türkiye için değil, bölge ülkeleri için de yeni bir fırsat. İyi değerlendirilirse yeni bir dünyanın kapısı aralanabilir.
Bu nedenle Başkan Erdoğan temkinli konuşuyor: "Orada sükûnet hâkim olduğu zaman gerekli kararı veririz."
İNSANİ TARİHİ KİRLETENLER
Afganistan'da yaşanan kaosun kısa sürede sükûnete ermeyeceği çok açık. Bu da iç siyasette "yalan"larla "göç gündemi" devam edecek demektir. Afgan halkı, 40 yılı aşkın bir süredir iç savaş koşullarında derin acılar yaşıyor. Göç onlar için bir umut kapısı. Ama ne yazık ki, dünyanın gelişmiş ülkeleri bu gerçeği görmezden geliyor. Oralarda yaşanan sorunu çözmek için ellerini taşın altına koymadıkları gibi gelenlere de düşmanlık yapıyorlar. Bunların Türkiye içindeki uzantıları da çok farklı değil.
CHP'li, İP'li ve Ümit Özdağ gibi siyasi aktörler, ırkçılık düzeyinde bir göçmen karşıtlığıyla Türkiye'nin tarihinden gelen insani siyasetini kirletiyor. Elbette, kimse ülkesini bırakmak istemez, Türkiye de göçmen almaya hevesli değil. Ama ortada derin bir insanlık dramı yaşanırken yokmuş gibi de davranılmaz.
Son sözü gazeteci Erhan Ediz'e bırakıyorum: "Yola çıkmak, ölmeyi göze almaktı. Sıska, şişman, yaşlı, hasta... Zayıf olan herkes yolda ölüyordu. Gelen birçok kişi arkadaşını, akrabasını dağda kaybetmişti. Sıkıştığı bagajda boğulanlar, kışın donarak ölenler, uçurumdan aşağı yuvarlananlar. Şunu ısrarla soruyordum:
'Öleceğinizi bilseniz bu yola çıkar mıydınız?' Cevapların neredeyse tamamı evetti."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Adliyede Kılıçdaroğlu’na destek verenlerin öfkesi (26.11.2024)
- Genç teğmenler ve organize işler (24.11.2024)
- Netanyahu savaş suçlusu, sıra İsrail’de (23.11.2024)
- Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı (22.11.2024)
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)
- Trump, FETÖ okullarını kapatacak mı? (15.11.2024)
- Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı (14.11.2024)