Kılıçdaroğlu - ‘Şık’ ortaklığı
Oysa bugünlerde yani ekonomik operasyonun gizli saklı sürdüğü, Kovid salgınının insanları bunalttığı, hatta bir organize suç örgütü liderinin "muhalefet lideri" olarak görüldüğü bir zamanda oylarını bir gram artırmayan muhalefet için bundan iyi fırsat olmaz.
Bunun için yakında, üç parti genel başkanı; Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve Pervin Buldan el ele verip "erken seçim" duasına çıkarlarsa şaşırmayalım
Açılışı Kılıçdaroğlu yaptı bile. Hem de ötekileştirici, kutuplaştırıcı bir dil kullanarak:
"Sizden ricam, yalvarıyorum; bu haramzadelerin sofrasına oturmayı reddedin, selamı sabahı kesin. Ben her yerde erken seçim isteyeceğim, başka çarem kalmadı. Bana katılın! Her yerde bağıracağız; seçim hemen, hemen seçim."
Anlayacağınız Batı Yakası'nda yeni bir şey yok. Daha önce de Kılıçdaroğlu, AK Parti'ye oy veren öğretmenleri, hâkim ve savcıları, esnafı, bekçileri, polisleri suçlamış, sonra da yalvarmıştı.
Bu yalvaran, yalvarırken de Türkiye'nin en büyük seçmen kitlesini ötekileştiren siyaset dili, ilginçtir sadece Kılıçdaroğlu veya yönetimindeki CHP'lilerde yok, İP'ten HDP'ye, DEVA'dan Gelecek'e hepsinde var ve hepsi de giderek birbirine benziyor.
Eleştirileri de çaresizlikleri de aynı. Ancak onca ekonomik krizden dem vurup sefalet tellallığı yapmalarına, kendi ülkesini "can ve mal güvenliği yok" diye yabancılara şikâyet etmelerine ve en sonunda organize suç örgütü liderinin kirli operasyonuna sarılmalarına rağmen ne oyları artıyor, ne de bir muhalefet rüzgârı estirebilmiş değiller.
Ana muhalefet lideri umut vermeyince doğal olarak bu umutsuz ruh hâli dalga dalga diğer partilere de yansıyor. Bu da ortaya deli danalar gibi dolaşan ve uçlara savrulan meczup siyasetçiler çıkarıyor.
Hafta sonu bunlardan birinin Kadıköy Meydanı'nda bizzat sokağa indiğini gördük. Hançeresini yırta yırta bağırarak halkı sokağa çağırıyor ama kimse de dönüp bakmıyordu. Kürtlerin sırtına basarak seçilen TİP'li Ahmet Şık'tan söz ediyorum.
Çoğunlukla sola bulaşan bu tiplerin, sokağı ateşe verince "devleti yıkacakları" gibi bir anlayışları var. Benzerlerini geçmişte de gördük ama onlar hiç olmasa tecrübesizdi. Bunlar tarihten de ders almıyorlar ki ikide bir sokağı kışkırtıyorlar.
Ne yazık ki sokakların yürünerek aşınmadığı gibi "bağırarak" da aşınamayacağını görmüyorlar ve şöyle diyebiliyorlar:
"Çocuklarınıza ayaklarını basacağı bir Türkiye bırakmak istiyorsanız, hepiniz sokağa çıkmalısınız, mafyaya hayır demelisiniz."
Arkasında 15 bin örgüt içi infaz olan PKK'ya, onun sokakları kan gölüne çeviren terörüne, küçük yaştaki çocukları dağlarda ölüme sürüklemesine ses çıkarmayan biri, "mafya" kaygısından ve "çocukların geleceğinden" söz ediyor. Bu işte bir gariplik yok mu?
Elbette var. Öyle olduğu için de halk dönüp yüzüne bakmıyor bile...
İşin asıl garip tarafı ne biliyor musunuz, Kılıçdaroğlu, cumhuriyeti kurmasıyla övündüğü CHP'yi "CEHAPE zihniyeti" diyerek eleştirirken, tam tersi rotasını kaybeden, marjinal soldan marjinal sağa savrulan bir noktaya getirmesinde.
CHP 2023'e bu anlayışla mı gider yoksa yeni nesil siyasetçiler mi devreye girer belli değil ama her ihtimalde CHP'yi zor günler bekliyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Adliyede Kılıçdaroğlu’na destek verenlerin öfkesi (26.11.2024)
- Genç teğmenler ve organize işler (24.11.2024)
- Netanyahu savaş suçlusu, sıra İsrail’de (23.11.2024)
- Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı (22.11.2024)
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)
- Trump, FETÖ okullarını kapatacak mı? (15.11.2024)
- Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı (14.11.2024)