CHP ve içerideki "dostlarının" neden canhıraş "erken seçim" istedikleri çok açık... Çünkü 2023'te "yolunsonu"nu onlar da görüyor.
Oysa bugünlerde yani ekonomik operasyonun gizli saklı sürdüğü, Kovid salgınının insanları bunalttığı, hatta bir organize suç örgütü liderinin "muhalefet lideri" olarak görüldüğü bir zamanda oylarını bir gram artırmayan muhalefet için bundan iyi fırsat olmaz.
Bunun için yakında, üç parti genel başkanı; Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve Pervin Buldan el ele verip "erkenseçim" duasına çıkarlarsa şaşırmayalım
Açılışı Kılıçdaroğlu yaptı bile. Hem de ötekileştirici, kutuplaştırıcı bir dil kullanarak: "Sizden ricam, yalvarıyorum; buharamzadelerin sofrasına oturmayıreddedin, selamı sabahı kesin. Benher yerde erken seçim isteyeceğim,başka çarem kalmadı. Bana katılın!Her yerde bağıracağız; seçim hemen,hemen seçim."
Anlayacağınız Batı Yakası'nda yeni bir şey yok. Daha önce de Kılıçdaroğlu, AK Parti'ye oy veren öğretmenleri, hâkim ve savcıları, esnafı, bekçileri, polisleri suçlamış, sonra da yalvarmıştı.
Bu yalvaran, yalvarırken de Türkiye'nin en büyük seçmen kitlesini ötekileştiren siyaset dili, ilginçtir sadece Kılıçdaroğlu veya yönetimindeki CHP'lilerde yok, İP'ten HDP'ye, DEVA'dan Gelecek'e hepsinde var ve hepsi de giderek birbirine benziyor.
Eleştirileri de çaresizlikleri de aynı. Ancak onca ekonomik krizden dem vurup sefalet tellallığı yapmalarına, kendi ülkesini "canve mal güvenliği yok" diye yabancılara şikâyet etmelerine ve en sonunda organize suç örgütü liderinin kirli operasyonuna sarılmalarına rağmen ne oyları artıyor, ne de bir muhalefet rüzgârı estirebilmiş değiller.
Ana muhalefet lideri umut vermeyince doğal olarak bu umutsuz ruh hâli dalga dalga diğer partilere de yansıyor. Bu da ortaya deli danalar gibi dolaşan ve uçlara savrulan meczup siyasetçiler çıkarıyor.
Hafta sonu bunlardan birinin Kadıköy Meydanı'nda bizzat sokağa indiğini gördük. Hançeresini yırta yırta bağırarak halkı sokağa çağırıyor ama kimse de dönüp bakmıyordu. Kürtlerin sırtına basarak seçilen TİP'li AhmetŞık'tan söz ediyorum.
Çoğunlukla sola bulaşan bu tiplerin, sokağı ateşe verince "devleti yıkacakları" gibi bir anlayışları var. Benzerlerini geçmişte de gördük ama onlar hiç olmasa tecrübesizdi. Bunlar tarihten de ders almıyorlar ki ikide bir sokağı kışkırtıyorlar.
Ne yazık ki sokakların yürünerek aşınmadığı gibi "bağırarak" da aşınamayacağını görmüyorlar ve şöyle diyebiliyorlar: "Çocuklarınıza ayaklarını basacağıbir Türkiye bırakmak istiyorsanız, hepinizsokağa çıkmalısınız, mafyaya hayırdemelisiniz."
Arkasında 15 bin örgüt içi infaz olan PKK'ya, onun sokakları kan gölüne çeviren terörüne, küçük yaştaki çocukları dağlarda ölüme sürüklemesine ses çıkarmayan biri, "mafya" kaygısından ve "çocuklarıngeleceğinden" söz ediyor. Bu işte bir gariplik yok mu?
Elbette var. Öyle olduğu için de halk dönüp yüzüne bakmıyor bile...
İşin asıl garip tarafı ne biliyor musunuz, Kılıçdaroğlu, cumhuriyeti kurmasıyla övündüğü CHP'yi "CEHAPE zihniyeti" diyerek eleştirirken, tam tersi rotasını kaybeden, marjinal soldan marjinal sağa savrulan bir noktaya getirmesinde.
CHP 2023'e bu anlayışla mı gider yoksa yeni nesil siyasetçiler mi devreye girer belli değil ama her ihtimalde CHP'yi zor günler bekliyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.