Yıllardır darbeler, muhtıralar, laikanti laik tartışmaları ve terör saldırılarından başımızı kaldıramadık. Kaldıramadığımız için de ne zenginleşebildik, ne de demokrasimiz derinleşti. Bunun asıl müsebbibi de sadece dışarıdakiler değildi.
Hâlâ darbe tartışmalarından kurtulabilmiş değiliz. Oysa kısmen de olsa sadece nefes aldığımız 2009-2013 yılları arasına bakın, bugün dünyanın gıpta ile takip ettiği İHA ve SİHA'ların temeli o yıllarda atıldı. Askeri alandaki bu teknoloji hamlesi öylesine etkili oldu ki, birçok küresel uzman bu gelişmeyi "harp tarihini" değiştiren hamle olarak yorumladı. İçeriden ve dışarıdan engellemeler olmasa, her alanda benzer hamleler art arda gelecek. Bu gerçeği Batı'da müthiş bir Türkiye ve Başkan Erdoğan karşıtlığı olmasına rağmen görenler var ve hakkı teslim ediyorlar.
Onlardan biri de Amerikalı siyaset kuramcısı Francis Fukuyama... Fukuyama "American Purpose" dergisinde yayımlanan "Orta Doğu'da homurdanmak" başlıklı yazısında Türk SİHA'larının bölgede yarattığı güçlü etkiye dikkat çekerek şöyle diyordu:
"Bu süreçte Türkiye, daha fazla sonuç üretme kabiliyetiyle ABD, Çin veya Rusya'dan daha fazla kendini büyük bir bölgesel güç simsarı seviyesine yükseltti."
Suriye, Libya ve daha sonra da Dağlık Karabağ bölgesinde kullanılan Türk SİHA'larının sahadaki başarılarının şaşırtıcı olduğunu söyleyen Fukuyama, şu önemli tespiti yapıyor:
"Türkiye'nin SİHA kullanımı, kara birliklerinin doğasını değiştirecektir."
Dünyanın önde gelen siyaset kuramcılarından Fukuyama, bu gerçeği görüp teslim ediyor ama içeridekiler görmüyor. Dahası tam tersine, kendi ülkesini dünyaya şikâyet eden politikacılarımız var. Alın CHP'nin dış politikadan sorumlu Genel Başkan Danışmanı Ünal Çeviköz'ü... Dışarıdaki Amerikalı Fukuyama, Türkiye'ye övgüler düzerken "içerideki Amerikalı" Çeviköz, Türkiye'yi dünyaya "cihatçı" diye ispiyonluyor.
O muhtıracı emekli generallerin de bu konuda tek söz söylediklerini duymadık. Ama en acı olanı, Kılıçdaroğlu ve Akşener gibi iki siyasi aktör, ısrarla Türkiye'nin Suriye siyasetini itibarsızlaştırırken, on bin kilometre öteden Fukuyama bambaşka bir şey söylüyordu:
"Türkiye, Suriye'deki askeri varlığıyla İdlib'de muhtemel bir katliamın önüne geçti."
Bu ayıp da onlara yeter!
***
CHP'NİN KLASİK MECZUBU
Şu sıralarda muhtıracı emekli generaller öne çıktığı için gölgede kalan "meczup" bir siyasetçi var: Aykut Erdoğdu. Herhalde siyasette irtifa kaybettiği için nasıl bir çıkış yapacağını şaşırmış durumda. O şaşkınlıkla da ne dediğini bilmeden konuştukça batıyor. Bir ara kaçak villasıyla da gündeme gelen Erdoğdu, bir bakıyorsunuz korumalara saldırıyor, bir bakıyorsunuz polise taşlı sopalı saldırıyı öneriyor.
Şimdi de kışkırtıcılığın dibine vuran bir çıkış yaptı:
Darbeciler kadar olmasa da o da esip gürledi ve hükümet üyelerini tehdit etti:
"Ben o mahkemede bunların yargılandığını göreceğim. Bütün bu yargılamaları da TRT ekranlarından canlı yayında vereceğiz."
Önce "CHP'ye benim ne kadar katkım var?" diye düşünmesini önereceğim ama nafile, vesayetçiler bu tür zor işlere kafa yormazlar, yorsalardı CHP bir kez olsun tek başına iktidar olurdu.
Bu nedenle ona yakışan bir soru soracağım: Eski belediye başkanı Aykut Nuhoğlu'nun Moda'daki bürosunun üst katındaki daireyi kaça aldınız? Bu daireyi almanızda Şişli dahil birçok belediyedeki iş takipçiliğinizin bir katkısı var mı?