60 yıllık hayalimiz gerçek oluyor
O anlaşmayla Akkuyu'nun nükleer teknolojiyle buluşma yolculuğu da başladı ve 2018'de ilk temel atıldı. Gelinen nokta, işin önemli kısmının geçildiğini gösteriyor. Bu yerli ve milli enerji politikası açısından tarihi bir adımdı ve bu nedenle Başkan Erdoğan, projeye "özel" önem veriyordu: "Nükleer enerji, 'enerji politikamız' bakımından özel bir yere sahiptir. Cumhuriyetimizin 100. yılında Türkiye'yi nükleer enerji sahibi ülkeler ligine sokacağız. Her türlü tedbiri alarak emin adımlarla çalışıyoruz. Akkuyu NGS en ileri düzeyde güvenlik sistemleriyle donatılıyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı standartları uygunluğuna dikkat ediyoruz." Doğrusu bu noktaya gelineceğine, Türkiye'nin nükleer enerji santraline sahip olmasını isteyen bilim insanları bile inanmıyordu.
'İstemezük' korosu yine devrede
İnanmıyorlardı, çünkü Türkiye'de hem "siyasi istemezükçüler" çoktu hem de "çevre" kılıfıyla lobi yapanlar güçlüydü. Hâlâ da o siyasi istemezükçüler işbaşında ve akıl almaz iddialarla bu projeye karşı çıkıyorlar. Sürpriz değil, işin başını da yine her şeye karşı çıkan CHP çekiyor. Dün nasıl köprülere, barajlara, tünellere, Marmaray'a karşı çıktılarsa bugün de aynı şekilde nükleer santrale karşı çıkıyorlar. Bakın CHP Genel Başkanı Yardımcısı Ahmet Akın ne diyor: "İktidarın ticari değil, siyasi bir proje olarak dayattığı Akkuyu Nükleer Santrali, ne milli ne de yerli bir projedir. Türkiye'nin Akkuyu'ya bu koşullarda ihtiyacı yok."
Fransa, ABD, Almanya gibi gelişmiş onlarca ülkenin nükleer santrale ihtiyacı var ama Türkiye'nin yok. Paris'in burnunun dibinde bile çok sayıda nükleer santral var ve onlar Paris'e gelen turisti etkilemiyor ama bizi etkileyeceği iddia ediliyor.
Aslında CHP'lilerin, "Akdeniz'de, Libya'da ya da Karabağ'da ne işimiz var?" demeleriyle "Nükleer santrale hayır" demeleri arasında bir fark yok. Kafa aynı kafa... İşin doğrusu bu kafa yapısının "solculukla" da bir ilgisi yok. Çünkü solda da Türkiye'nin nükleer teknolojiye sahip olması gerektiğini söyleyenler var. Onlardan birini, 68 kuşağı solun sembol isimlerinden İrfan Uçar'ı iki yıl önce 2019 yılında İstanbul'da tanıdım. Geç tanıdığıma ve çabuk kaybettiğime de üzüldüm. Çünkü tanışmamızdan birkaç ay sonra vefat etti. Görüşmemizde solun geçmişi kadar kömür ve nükleer enerji meselesini de konuştuk. Hatta ayrılırken bana enerji politikasıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı makamına gönderdiği mektubun bir nüshasını bıraktı. İşte o mektupta Türkiye'nin neden 70 yıldır nükleer enerji santralleri yapamadığı, nasıl bir dirençle karşılaşıldığı ve Akkuyu'da uygulanan son nükleer teknolojinin güvenli olup olmadığı anlatılıyordu. Bu konuya yarın devam edelim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Adliyede Kılıçdaroğlu’na destek verenlerin öfkesi (26.11.2024)
- Genç teğmenler ve organize işler (24.11.2024)
- Netanyahu savaş suçlusu, sıra İsrail’de (23.11.2024)
- Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı (22.11.2024)
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)
- Trump, FETÖ okullarını kapatacak mı? (15.11.2024)
- Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı (14.11.2024)