Terör karşısında ikircikli olmanın bedeli
Dünyanın hiçbir ülkesinde terör karşısında böyle ikircikli davranan bir siyasi tabloya rastlayamazsınız. Hele hele HDP Milletvekili Hüda Kaya gibi bir yalan makinesinin, bu terör vahşetini bizzat Öcalan'ın açıklamasıyla bir FETÖ tuzağı olan Roboski'ye benzetmesine ise hiç kimse tahammül etmez.
Terör gibi bir insanlık suçunu görmezden gelip motive edenlere ve yalan siyasete sarılanlara karşı da artık siyasi partilerin birleşmesi gerekiyor. Gelmeyenlere de gereken tepki gösterilmeli... Sık sık bu köşede İspanya'nın ETA terörü ve onun siyasi uzantısı Herri Batasuna partisine karşı verilen mücadeleye dikkat çektim. İki ülke arasında birçok benzerlik var. Şiddet sarmalı, dış destek, etnik talepler ve çözüm süreçleri birbirine benziyor. Örgütler de öyle... Gerçi vahşet konusunda PKK, ETA'yı 10'a katlasa da terör yöntemlerinin çoğu oradan çalınma. HDP de bire bir Batasuna'nın kopyası.
Ama bir tek terör karşısında siyasi partilerin ortak tavır alması konusunda İspanya'ya benzemiyoruz.
İspanya'da sadece Bask bölgesinde yer alan milliyetçi-solcu partiler değil, İspanya Sosyalist Partisi ve Halk Partisi dahil bütün partiler, özellikle terör saldırıları karşısında bir araya gelerek teröre karşı her zaman ortak tavır sergilemiş ve ETA terörünü kınamıştır. Kınamayan sadece Herri Batasuna'ydı, o da önce yalnızlaştırıldı sonra da kapatıldı. Kimse İspanya'da küçük oy hesaplarıyla "kayyum" gösterileri ya da "kahvaltıda buluşma" güzellemeleri peşine düşerek siyaset yapmadı.
Bu noktada CHP yönetimine bir hatırlatma yapalım. Daha önce de yazdım, Sosyalist Zapatero iktidardayken "Cafe a la Carta" (Herkese istediği gibi kahve) çözüm önerisiyle ETA ve Batasuna'ya el uzatmış ama hiçbir sonuç alamamıştı. Ve İspanya Meclisi kürsüsünde şöyle diyordu:
"Hata yaptığımı kabul ediyorum..."
Çıkan sonuç çok netti: Şiddet devam ederken atılacak demokratik adımlar işe yaramıyordu. Türkiye'de AK Parti iktidarının yaşadığı çözüm süreçleri de bunu gösterdi. Ne yazık ki CHP, bu tecrübeleri dikkate almadı, almıyor. Bari İspanya tecrübesini dikkate alsa da terör konusundaki ikircikli tavrından kurtulsa. Çünkü bu bir partinin hatasından çok daha fazlasıdır. Bedeli de ağır olur.
Bu konuda siyasi partiler kadar onlara oy veren sivil topluma da büyük görev düşüyor. İspanya'da 90'ların ortasından itibaren ETA terörüne karşı çok güçlü bir sivil toplum tepkisi gelişti. Yine o yıllarda ETA tarafından kaçırılan Belediye Meclis Üyesi Miguel Angel Blanco'nun öldürülmesi bir dönüm noktası olmuştu. O süreci eski Büyükelçi Akın Özçer, "Agur, ETA artık yok" kitabında şöyle anlatıyor:
"Meclis üyesinin katledildiğinin anlaşılması milyonları sihirli bir el değmiş gibi sokaklara dökmüştü. İspanya'nın her kenti, her kasabasında halk haftalarca 'temiz elleri' simgeleyen el şeklindeki pankartlar taşımış, 'Basta ya' (Yeter artık) ve 'Basklara evet, ETA'ya hayır' sloganları atmıştı. Bu ortak ruh, milliyetçisinden sosyalistine, komünistinden ayrılıkçısına bütün farklılıklarıyla İspanyolları terör örgütüne karşı bir araya getirmişti."
İspanya başardı, biz de başarabiliriz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Adliyede Kılıçdaroğlu’na destek verenlerin öfkesi (26.11.2024)
- Genç teğmenler ve organize işler (24.11.2024)
- Netanyahu savaş suçlusu, sıra İsrail’de (23.11.2024)
- Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı (22.11.2024)
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)
- Trump, FETÖ okullarını kapatacak mı? (15.11.2024)
- Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı (14.11.2024)