Ne son 60 yıllık üniversite öğrenci hareketlerinin nasıl başlayıp nasıl sonuçlandığına bakıyorlar, ne de emperyalist ABD'nin çıkarları için başka ülkelere neler yapabileceğine...
Sanki 70'lerde "Go home" denilen, 90'larda rahmetli Uğur Mumcu'nun deyimiyle bölgeyi "bilardo" topu gibi birbirine vurdurtan ABD gitmiş, yerine devletlerin iradesine saygı gösteren, "kurumsal ilişki" kuran ve "demokrasi" talep edilen hatta insan hakları hassasiyeti(!) tavan yapan bir ABD gelmiş...
Vietnam'dan vazgeçtim, yakın tarihte Afganistan, Irak, Suriye ve Libya'nın başına neler geldiği bile unutulmuş.
Öyle ki bazı ülkelere artık ekonomik tetikçiler gönderen, etki ajanlarıyla sivil toplum örgütlerini yönlendiren ya da geçmişteki CIA bağlantılı cuntacılar veya FETÖ gibi uzantılarıyla darbe planlayan ABD bile görmezden geliniyor.
Suriye'de PKK-YPG'ye silah verince Öcalan'ı yakalatan emperyalist ABD, nasıl birden "müttefik" olduysa, kendi toplumuyla buluşmayı beceremeyen, beceremediği için de Erdoğan'a öfkelenen Türkiye'deki solcular için de ABD, bir anda "küreselci dost" olup çıktı.
Bu konuda hakkını teslim edelim, eski ülkücü Meral Akşener ve yeni muhafazakâr Ali Babacan da KemalKılıçdaroğlu'ndan geri kalmış değiller.
Onlar da umutlarını ABD'ye bağlamış durumda. Duruşları net.
Dikkat edin, bu siyasi aktörlerin hiçbiri Fransa'daki "Sarı Yelekliler"e tek söz etmeyen ABD Dışişleri Bakan Sözcüsü Ned Price'ın, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki öğrenci hareketleri için basın toplantısı yapıp şu sözleri söylemesine itiraz etmedi: "Öğrencilerin ve göstericileringözaltına alınmasından endişeduyuyoruz."
Bu açık açık Türkiye'de "sokakhazır" diyenleri motive etmek, selamlamaktı.
Tıpkı Gezi kalkışmasında ya da daha sonra yaşadığımız o kanlı 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde olduğu gibi. Halk, bütün bu saldırılara, darbe özlemcilerine, sokak üzerinden iktidar devşirmek isteyenlere "demokrasiye" sahip çıkarak cevap verdi.
Bunu da Gezi kalkışması ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrası milyonlar meydanlara dökülerek gösterdi.
Hatırlayın, özellikle 15 Temmuz sonrası meydanlar aylarca "DemokrasiNöbetleri"yle inledi. Artık buradan geri dönüş mümkün değil.
Şimdi birileri bütün bu geçmişten hiçbir ders çıkarmayarak, halkın bir kesimini toplumla buluşamayan marjinal sol örgütlerin siyaset diliyle sokaklara çağırıyor. O siyaset dilinin nasıl bir bedel ödettiğini en son Demirtaş'ın çağrısıyla, 50'yi aşkın insanın yaşamına mal olan Kobani vandalizmiyle gördük.
Benzer bir şeyi şimdi sıkışan CHP üzerinden yapmak istiyorlar ve CHP'nin "devasa" 12 milyon oyuna göz dikmişler.
Bunu söyleyenlere şunu hatırlatmakta yarar var: Başkan Erdoğan'ın aldığı oy da 26 milyon.
Artık şu gerçeği makul muhalif aktörlerin görmesi gerekiyor; müzakere kapısı açık tutularak yapılan demokratik protesto dışında sokağı işaret etmek ülkenin enerjisini boşuna harcamaktır. Ayrıca Türkiye'de iktidarlar sokaklaradeğil, sandıklara dökülerek değiştiriliyor.
Aksi durumlar da oldu ve her sürecin sonu darbeyle bitti.
Artık 15 Temmuz destansı direnişine imza atan bir halk, buna izin vermez.
167'si terörle ilişkili çıktı
Bu konuyla ilgili olarak birkaç darakam paylaşmak istiyorum. BoğaziçiÜniversitesi protesto eylemleriyle ilgili 40ilde gerçekleşen 175 eylemde 639 şahsıngözaltına alındığı, gözaltına alınanlardan167 kişinin terör suçlarından adlikaydının bulunduğu, 298'inin diğer suçlardankaydının bulunduğu öğrenilmiş. Terör suçlarından adli kaydı bulunan kişilerin örgütlere göre dağılımı şöyle: 41 MLKP, 30 PKK/KCK, 20 DHKP/C, 18 DKP/BÖG, 17 TKP/ML, 16 THKP/C, 7 DEV-YOL, 9 TKEP/L, 5 TKİP, 1 FETÖ/ PDY, 1 MKP, 1 DSİH, 1 TROÇKİST. Yorumu size bırakıyorum...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.