Son bir iki ayın siyasi gündemine bakın, ya CHP'nin başını çektiği muhalefet aksının içindeki ayrılıklar, yeni arayışlar tartışılıyor ya da darbeci ve şiddetsever solun 60'tan beri vazgeçmediği sokak çağrıları... Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin akademi içi protestoları bu yüzden kifayetsiz-kart siyasetçiler için bulunmaz fırsat oldu.
Ve fırsatı kaçırmadılar. Hemen, protestoların Boğaziçi Üniversitesi'ni aşıp sokağa sıçraması için "seçilmiş aktör" İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu devreye girdi. Sonra da CHP ve HDP'nin şiddetsever diğer milletvekilleri.
Timsah gözyaşlarına bakmayın, olayların büyümesi ve sokaklara yansımasından memnunlar. Bunun için yalana sarılmakta bile tereddüt etmiyorlar.
Kılıçdaroğlu özür dileyecek mi?
Alın CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu ve "post truth" siyasetin Türkiyetemsilcisi Ekrem İmamoğlu'nu... Bu iki siyasiaktör, Yol TV'nin "aşağı bak" yalanını alıpmilyonlara ulaştırmada hiç sakınca görmedi.Hatta Yol TV yalan haber yaptığını kabuledip özür dilediği halde onlar halktan özür dilemegereği bile duymadı. Duymadı, çünkü CHPyönetimi ciddi bir biçimde sıkışmıştı.
Siyaset üretemiyor, Atatürkçüler milli meselelerdeki duruş ve HDP'yle ilişkiler nedeniyle partiden ayrılıyor, öğretmenler, çiftçiler, ordu mensupları aşağılanıyor ve daha vahimi parti içinde patlayan taciz ve tecavüz olayları durdurulamıyordu.
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki öğrenci haraketliliği işte bu nedenle CHP için bulunmaz bir fırsattı.
Buna birkaç aydır, çok sayıda solcu-laikmeczup aydının, kaos duasına çıkmışçasına"sokak" çağrısı yapmalarını da ekleyin. Kimi"sokak hazır" diye yazılar yazıyor, kimi silahkullanılması imasında bile bulunuyordu.
CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu, "Gerekirse sokak sokak direnişe geçeriz" derken CHP Genel Başkanlığı'na aday olan Aytuğ Atıcı, güya yakın siyasi tarihten ders çıkartan bir edayla yine sokağı işaret ediyordu: "Buna göre de Türkiye'yi örgütlememizlazım. Örgütleme yolu da kesinliklesokaktan geçmek zorunda."
Rahmetli Demirel, "Yollar yürümekleaşınmaz" derdi ama Türkiye solu ve CHP'lisiyasi aktörler bunu hiç anlamadı. Ne o gün nede bugün sokaklarda yürümek ile sokaklarıateşe vermek arasındaki farkı dikkate almadı.Tam da bu yüzden solun sokaklara inmesi herdefasında emperyalist ABD'nin dümeninesu taşımaktan öteye geçmedi.
Beyaztürk ve Beyazkürt solcular
Bu gerçeği, 68 kuşağının önemli ismi ve o dönemin gençlik liderlerinden MünirRamazan Aktolga, "Hatıralar, NeredenBaşlamıştık, Nerelere Gitti İşin Ucu" kitabında enine boyuna tartışıyor. O notlardan şunu aktarmakla yetinelim: "İsterseniz hemen dünden bugüneatlayalım ve bakalım bugün neler oluyor?Alın şimdi bir PKK'yı -ve de bütüno 'Beyaztürk', 'Beyazkürt' solcularını- neoldu, nereye gitti o, senelerce 'KahrolsunAmerika' diye bağırıp çağırmalar? Ha,şimdi artık o da 'Erdoğan'a karşı' diyerek,'düşmanımın düşmanı dostumdur'hesabı Amerika emperyalist olmaktançıktı ve 'müttefik' oldu öyle mi? Ve de siz'düşmanımızın düşmanı' bu Amerikanemperyalizmini arkanıza alarak sosyalizmi-pardon, komünal düzeni"- kuracaksınız?Helal olsun..."
Boşuna birileri ABD'nin Boğaziçi Üniversitesi'ndeki öğrenci olaylarından kaygı duyuşunu "demokrasiye destek" diye yorumlamıyor? Görevleri bu...
Umarım Z kuşağı, ağabeylerinin düştüğü hatalara düşmez ve kart siyasetçilerin kirli oyununu bozar.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.