“Kılıçdaroğlu BOP başkanlığına aday mı oluyor?”
Ancak o güne kadar, çözüm süreçlerini sabote etmesine, 7 Şubat MİT operasyonunu gerçekleştirmesine ve Gezi'ye sinsice destek vermesine rağmen kendisini saklamayı başarmıştı. İlk kez o gün bir dini cemaat olmadığını, darbeci bir yapı olduğunu gösterdi. Kuşkusuz bunun anlaşılması ve anlatılması da kolay olmadı. Bunda muhalefetin, başta da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun çok büyük katkısı vardı. Meğer bu yüzden Kılıçdaroğlu, 2012 yılında hem de Ergenekon sürecinin en yoğun döneminde "Yargıda cemaat var mı?" sorusuna hep şu cevabı veriyordu: "Yargı içinde cemaat yapılanması var diyemem"
İşin daha ilginç tarafı, bütün bu süreçler yaşanırken, arka planda CHP-Gülen ilişkisinin kurulmuş olması. Bu gerçeği de bütün CHP medyası biliyordu. Şimdi sussalar bile o zaman eleştirdiler. Onlardan biri de karanlık oda yazarlarından Deniz Hakan. Bakın ne diyor:
"Halk ve geleceği dozerlere teslim edilirken Kılıçdaroğlu'nun elindeki CHP tabelasında C'nin de artık cemaati temsil ettiğinden kuşku duymuyoruz."
İlginç, ama daha ilgincini bugün CHP'ye destek verenlere hatırlatmak gerekiyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 17 Aralık darbesinden kısa bir süre önce ABD'ye gitmiş, orada Faruk Tapan gibi FETÖ'cülerle görüşmüştü. Kılıçdaroğlu o yolculuğa çıkarken yanında medya mensupları vardı ama CHP destekçisi Sözcü ve Halk TV yoktu. Herhalde yavaş yavaş alıştırmayı düşünmüştü. Sözcü gazetesi bu tavır üzerine şu manşeti atmıştı: "CHP Sözcü'yü almadı, büyük ayıp etti."
Halk TV ise şu yorumu yaptı: "Kılıçdaroğlu'nun cemaate yakınlaşma çabası..."
Nerden nereye... Unuttular mı bilmiyorum ama daha sert tepki Odatv yazarı Müyesser Yıldız'dan geldi:
"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran, Atatürk'ün partisi CHP'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD yolunda. Seçimlere ramak kalmış, adaylarını açıklayıp, millete gideceğine okyanus ötesine gidiyor. Kılıçdaroğlu BOP başkanlığına adaylığını mı koyuyor?"
Kendi medyası FETÖ ile ilişkisinin tanığıydı ama o umursamadan ABD dönüşü çıktığı meydanlarda daha 17 Aralık darbesi olmadan şöyle diyordu:
"Bu hükümeti düşüreceğiz."
Herhalde beklediği 17-25 Aralık yargı darbesiydi. Bu yüzden CHP müthiş destek verdi. Sırtını ABD'ye dayayan FETÖ de, yolsuzluk soslu operasyonuyla o günlerde "CHP'nin C'si cemaat oldu" diyenlerin gözlerini öyle boyadı ki kimsenin sesi çıkmadı ve kimse gerçeği görmek istemedi.
Ama tüm bunlara rağmen, 17-25 Aralık yargı darbesi, Başkan Erdoğan'ın önderliğinde yargı, polis ve siyasetteki yurtseverlerin desteğiyle bertaraf edildi. ABD, Mısır'da, hatta çok benzer bir biçimde Brezilya'da yargı yoluyla solcu Lula Da Silva'yı cezaevine yollayarak başardığı şeyi Türkiye'de başaramamıştı.
Hala bunu unutmuş değiller... 15 Temmuz'a kalkışmaları da yaptırım kararları da bu yüzden.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Adliyede Kılıçdaroğlu’na destek verenlerin öfkesi (26.11.2024)
- Genç teğmenler ve organize işler (24.11.2024)
- Netanyahu savaş suçlusu, sıra İsrail’de (23.11.2024)
- Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı (22.11.2024)
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)
- Trump, FETÖ okullarını kapatacak mı? (15.11.2024)
- Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı (14.11.2024)