Doğu Akdeniz'de yaşanan küresel gerilimin odak noktasında bulunan KKTC'de bu pazar günü cumhurbaşkanlığı seçimi var. Kritik bir seçim bu... KKTC halkı, 1976'dan beri çok sayıda seçim yaptı ama ilk kez çok kritik bir seçimle karşı karşıya. Bu süreci, 46 yıldır kapalı tutulan Maraş'ın statükoyu sarsan açılışı çok daha önemli yaptı.
Dünyada ve Doğu Akdeniz'de kartların yeniden karıldığı bir zaman diliminde, KKTC halkının önünde iki seçenek var; ya KKTC'nin egemen bir devlet olarak eşitliğini savunanları seçecek ya da Rumlar ile birlikte federasyon kurulmasını isteyenleri tercih edecek. Birinci seçeneğin adayı mevcut Başbakan Ersin Tatar, ikinci seçeneğin adayı ise Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı.
Aslında KKTC kurulduğu günden beri bu ayrışma hep vardı ve mücadele bu eksende sürdü. Ama ilk kez bu seçimlerle son noktaya gelinmiş gibi... Bu noktaya gelişte, Rum yönetiminin, AB ve Yunanistan'ın desteğiyle usandıran uzlaşmaz tutumu kadar, "Federasyonu başarmazsam istifa ederim" diyen ve bunun gereğini yapmadığı gibi Türkiye karşıtlığı tutumuyla eleştirilerin odağında yer alan Cumhurbaşkanı Akıncı'nın da katkısı var.
Özellikle Akıncı'nın Hatay olayını hatırlatarak "İkinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım" sözleri ve Barış Pınarı Harekâtı'na yönelik eleştirileri unutulmuş değil. O günlerde Türkiye'den ve KKTC halkından çok ciddi tepki aldı.
O tepkilerden sadece Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun şu sözlerini hatırlatalım:
"Ben bugüne kadar böylesine dürüst olmayan bir siyasetçiyle ne Kıbrıs'ta ne başka yerde çalışmadım."
Bu, iplerin koptuğunu gösteriyor. Bu yüzden de önümüzdeki seçimler sadece bir yönetim seçimi değil, bölge üzerinde oynanan oyunlara karşı bir duruşun seçimi olacak.
KKTC vatandaşları da bu noktaya gelmiş ki artık uluslararası görüşmelerden umudunu kesmiş durumda. Dahası Rum kesiminin de adanın yönetimini ve zenginliğini Türklerle paylaşmayacağı inancında. Kısaca KKTC sokaklarında, "sahada ne kadar güçlüyseniz, dengeyi de o kadar sağlayabilirsiniz" görüşü her zamankinden daha hakim. Seçimlerin kaderini de bu görüş belirleyecek.
***
'Parti kur, parti kur'
Muharrem İnce, CHP'den bir hışımla çıktı ama ne yöne ve nasıl yürüyeceği konusunda bir açıklık yok. Kimi hareket olarak yoluna devam edip Kılıçdaroğlu'nu zorlamaya çalışacağını, kimi de bu işin sonunun "yeni bir partinin" kurulmasıyla biteceğini söylüyor.
İnce, şu sıralarda adım adım Anadolu'yu dolaşıyor. Bir gün Şırnak'ta bir gün Manisa'da çıkıyor toplumun karşısına. Yeni veya farklı bir şey söylediğine dair bir işaret de vermiş değil ancak bu halde bile muhalefet cephesindeki genel umutsuzluk onun umut olabileceği ihtimalini artırıyor. O da bu ihtimale güvenerek kendini sokaklara atıp dolaşıyor. Çok önemli şeyler söylemese de ortamı hareketlendiriyor. Hareketlendiriyor çünkü CHP yönetimi siyaset mühendisliği yaparken o sokak siyaseti yaparak insanlara birebir dokunuyor.
Memleket Partisi geliyor
Bu dokunuşlardan büyük bir siyasi hareket doğar mı bilemem ama bir parti doğacağı kesin. Daha şimdiden gittiği her yerde "parti kur, parti kur" sesleri yükseliyor.
Bu talep, İnce'nin çevresinde yer alanları da heyecanlandırmış ki onlar da bir an önce parti kurulmasını istiyor.
İnce'nin yakınındaki bir işadamı şöyle diyor:
"29 Ekim'de herkesi şaşırtacak sürpriz kadroları açıklayacağız. Bu kadrolar, yeni partinin de ilk işareti olacak. Yeni yılın ilk ayında da halkımız Memleket Partisi ile tanışacak."