Lübnan'ın başkenti Beyrut'u kan gölüne çeviren ve olayı A Haber'e anlatan fotoğrafçı MahmoudNakib'e "Şu an Beyrut diye bir yeryok" dedirten patlamanın arka planında ne var henüz bilinmiyor ama şu gerçek biliniyor; bölgede Lübnan'ın da hak sahibi olduğu Doğu Akdeniz'de küresel bir güç ve enerji savaşı yaşanıyor.
Suriye'den Libya'ya bölgede bütün olan bitenleri bu enerji ve güç savaşından bağımsız düşünmek mümkün değil.
Türkiye'nin son dönemde yaşadıkları da direkt Akdeniz'le ve bölgede üstlendiği rolle ilgili... Daha önce de sordum, şu sorunun cevabını bilen var mı? İsrail'in, Mısır'ın hatta Suudilerin Türkiye karşıtı olmaları anlaşılabilir de Birleşik Arap Emirlikleri'nin Türkiye düşmanlığının nedeni nedir acaba? Neden bu küçükülke, başta Suriye ve Libya olmaküzere birçok yerde Türkiye'nin karşısınaçıkıyor?
O ülkeyi kim bu savaşın içine itiyor?
Bu süreçle Londra merkezli kur operasyonları arasında bir bağın olmaması mümkün mü? Bölgedeki vekalet savaşçıları ile ekonomik tetikçileri kimler harekete geçiriyor?
Şu tabloya bakın, korona salgını karşısında bocalayan ABD, siyahi ayaklanma ve iç siyasi gerilimle sarsılırken, dolar bizde sürekli yükseliyor. Bu işte bir gariplik yok mu? Bunu sadece iç ekonomik süreçlerle izah etmek mümkün mü?
ABD açık açık, İngiltere sütre gerisinden Türkiye'yi sıkıştırmaya devam ediyor. Şu çok net; dünya korona belasıyla uğraşırken bu güçler Türkiye ile uğraşmaktan vazgeçmiyor. Biri kur operasyonunu devreye sokuyor, öteki bin bir problemle başı dertteyken bile PKK-YPG ile petrol anlaşması imzalamayı ihmal etmiyor.
Beyrut'u yerle bir eden korkunç patlamanın tam da böyle kaotik bir süreçte gerçekleşmesi tesadüf mü?
Şüpheye düşmemek mümkün değil. Aslında şüpheden çok daha fazlası var. Onlardan birkaçını "Kaos" ve "Kuşatma" gibi kitaplarıyla tanınan yazar Mustafa Güldağı dile getirdi. İlki Türkiye'nin Akdeniz'de Libya ile başlattığı "Münhasır Ekonomik Bölge" benzeri bir anlaşma iddiasıydı: "İsrail ve emperyalist devletlerTürkiye ile doğrudan deniz komşusuolan ülkeleri saf dışı bırakmakistiyor. Türkiye, deniz komşuları ileittifaklar yaparak Doğu Akdeniz'deMünhasır Ekonomik Bölge ilanınıgerçekleştirmek istiyordu. Bu büyükbir plandı."
İkincisi ise Lübnan'ın bu konuda neyapacağı ve nasıl tepki aldığıyla ilgiliydi:
"27 Şubat 2020'de Lübnan tarihinde önemli bir adım attı. Lübnan Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Enerji Bakanı'nın da katıldığı törenle, petrol ve gaz aramak için ilk sondaj çalışmaları başlatıldı. Bu tavır İsrail'in hiç hoşunagitmedi. Lübnan'ı uyarıp tehdit etti. Sürtüşme büyüdü." Güldağı son noktayı şöyle koyuyor: "Lübnan, Akdeniz'de en önemliliman şehridir. Liman'daki bu patlamaile Lübnan yıldırılmak istendi,aykırı anlaşmalar yapması engellendi,saf dışı bırakılmak istendi."
CIA, MOSSAD veya MI6 gibi küreselistihbarat örgütlerinin dünyada terör,vekalet savaşları ve ekonomik tetikçilerleneler yaptıkları biliniyor. Bunun en sonörneğini FETÖ aparatıyla Türkiye yaşadı. FETÖ'nün kanlı darbe ve iç savaş girişimine destek verenlerin Beyrut'u yok etmek istemeyeceklerini kim söyleyebilir?
Birileri Türkiye ile masaya mı oturmak istiyor yoksa topyekun savaşa mı hazırlanıyorlar onu da önümüzdeki süreçte göreceğiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.