Yakın tarihimizde uyuşturucu baronlarına yönelik çok sayıda ses getiren operasyon yapıldı ama hiçbiri son "Bataklık" operasyonu kadar yankı yaratmadı.
Farkı İçişleriBakanı SüleymanSoylu açıkladı:
"Yaklaşık biryıldır takip edilen,Cumhuriyetve yakın tarihimizinönemli operasyonlarındanbirisiniarkadaşlarımızgerçekleştirdi"
Gerçekten deönemli bir operasyonduama diğerlerindenciddi bir yöntem farkıvardı. Onu da Bakan Soylu şöyle açıkladı:
"Cumhuriyet tarihinde ilk kez bukadar büyüklükte ve küresel çaptabir operasyon uyuşturucunun değil,paranın izi sürülerek gerçekleşti. Bu da Türkiye'nin kara parayla nekadar ciddi mücadele ettiğinin göstergesi..."
Bakan Soylu'nun bu sözleri bana,Başkanın Adamları filmindeki bir sahneyihatırlattı. ABD Başkanı Nixon'u istifaettiren Wattergate skandalını deşifreeden Washington Post muhabiriBob Woodward'a bilgi veren "DerinGırtlak" şöyle diyordu: "Sadece parayı izle..."
Narkotik polisi ve MASAK da bir yılönce uyuşturucu dünyasının iki ismi,"Padişah" lakaplı Çetin Gören veNejat Daş'ın çok para harcadıklarılüks yaşamlarını izleyerek yani paranınizini sürerek büyük bir operasyonbaşlattı. İstanbul'un lüks alışveriş merkezlerindebüroları olan bu iki baron, havalımekanların da vazgeçilmez müşterileriydi. Bu çevrede uzun süre, kendilerini "işadamı" olarak kamufle etmeyi de başarmışlardı. Belki de o rahatlık yüzünden açık verdiler ve yakalanma süreci başladı. Bu iki isim sadece Türkiye'de değil, Belçika'dan Ekvador'a uzanan hatta dünya uyuşturucu baronları arasında yer alıyorlardı. Belki tek tek Kolombiyalı Pablo Escobar değillerdi ama birlikte kendilerini "Padişah" ilan edecek kadar bir imparatorluk kurmuşlardı.
Mesela Çetin Gören, Hollanda'da 14 yıl ceza aldıktan sonra cezaevinden kaçmayı başaracak kadar da gözü karaydı.
Nejat Daş ise çok daha etkili bir isimdi. Adı 90'lı yılların başında Akdeniz'de uyuşturucu yüklüyken batırılan Kısmetim 1 gemisiyle duyuldu. Çok değil, bir yıl sonra Lucky-S gemisinde 11 ton uyuşturucuyla yakalanınca cezaevini boyladı. Sonrası firarla tutuklanma arasında geçti.
Şimdi gelelim bu iki baronun FETÖ'yle ortak noktasına... İlk kez bu operasyonla FETÖ-uyuşturucu bağı kuruluyor. Onlarla birlikte Gaziantep'te Çetin Gören'in yakın adamlarından HalilArslantaş da yakalandı. Arslantaş ve eşi hakkında Gaziantep'te açılan FETÖ üyeliği davası hala sürüyor.
Bu ilişki üzerinde durmak gerekiyor çünkü paranın izini sürerek FETÖ'nün iş dünyasıyla ilişkisini kurmak mümkündü ama uyuşturucu dünyası veya mafya ile ilişkisi pek bilinmiyordu. Bir süredir bu konuyu çalışan bir gazeteci olarak şu sorunun cevabını aradım; FETÖ'nün mafyaile ilişkisi nasıldı? Türkiye'de askere operasyonçekecek, siyasi iktidara darbe yapacakkadar güçlü olan FETÖ'nünmafyayı kapsama alanına almamasımümkün mü? Özellikle de FETÖ'nünpolis ve yargıda çok güçlü olduğu dönemlerde... Oysa o dönemlerde mafya bildiğimiz mafyaydı ve yoluna devam ediyordu.
FETÖ, mafyanın bir kısım işlerini "himmet" adıyla kendisi yapsa da geride "uyuşturucu ve silah kaçakçılığı" gibi devasa bir alanı vardı. FETÖ'cülerin bunu görmezden gelmesi düşünülemezdi. Herkesi dinleyen, özel hayatları gizliceizleyen, tehdit ve şantaj yapanFETÖ, mafya babalarını es mi geçmişti?
Tabi sadece Türkiye'de değil, eğitim kılıfıyla örgütlendiği 160 ülkede de para ve bürokrasiye hükmeden böyle bir örgüt, mafyayı kapsama alanına almaması mümkün değildi. Mesela eliher yere uzanan Rus mafyası veyaUkrayna mafyasıyla iyi geçinmesiya da İran-Irak ve Türkiye hattındauyuşturucu kaçakçılarının koruyucusuPKK'ya bulaşmadan, sadeceIrak Kürdistan'ında 30'u aşkın okulaçması manidar değil mi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.