Deprem kadar önemli bir sorunumuz daha var: Kaçak yapı... İstanbul'dan Ege ve Akdeniz kıyılarına, Kapadokya'dan Uzungöl gibi doğa harikası mekanlara, nereye bakarsanız bakın, kaçak yapıdan geçilmiyor.
Geçmişte şehirler, başını sokacak ev ihtiyacını gidermek için gecekondularla kuşatılırken şimdi zenginler ya da güç sahipleri kaçak yapılarla tatil beldelerini, kıyıları ve yaylaları istila ediyor.
Aralarında kamuoyunun yakından tanıdığı ünlü işadamları, gazeteciler ve siyasetçiler de var. Son dönemde medyada sık sık onların "kaçak" villaları, otelleri, siteleri haber oluyor. Bu açıdan Bodrum simgesel bir şehir... Kaçak yapılara karşı mücadele de oradan başladı. İki yıl önce bölgeyi gezen Başkan Erdoğan sürecin arkasında duracağını açıklayarak ilk startı verdi: "Doğayı, çevreyi katleden kim olursaolsun. İmara aykırı kaçak yapıyıyapan kim olursa olsun gözünün yaşınabakmayın. Ben sizin arkanızdayım."
Tablo vahimdi. Çevre ve ŞehircilikBakanı Murat Kurum o vahim tabloyuşöyle özetliyordu: "Bu alanların yüzde 15'i doğal sitalanı, yüzde 29'u da özel çevre korumabölgesi. Tüm Türkiye'de olduğu gibiMuğla'da da kaçak yapı yapılmasınaizin vermeyeceğiz. Yapılan incelemelerdetüm Türkiye'de 20 binin üzerindekaçak yapı tespitimiz var. Bu kaçakyapıların 7 bin 200'ü sahil kesimindeyer alıyor ve 3 bin 260'ı da Muğla ilimizde. Bu kaçak yapıların 1300 tanesimaalesef doğal sit alanı ve özel çevrekoruma bölgelerinde yer alıyor"
Bu vahim tablo karşısında devlet herzamankinden daha kararlı durdu ve "yıkacağız"deyip üstüne yatmadı hatta arayagiren "hatırlı" isimleri ise hiç dinlemedi.
Gerçekten de ilk kez, yıkımın karşısında kimsenin tanımadığı adı sanı bilinmeyen müteahhitler değil kelli felli işadamları vardı. En dikkat çeken isim de Bodrum'da denizi doldurarak otel yapan eski Ankara Ticaret Odası Başkanı Salih Bezci'ydi. Ama sadece o değil, Mandarin Otel'den, Four Seasons'a, Nef İnşaat'tan Varyap'a, Akfen'den Dodo Beach'e uzanan çok sayıda "dokunulmaz" vardı.
Hiçbiri bu süreçte etkili olmadı ve yıkım gerçekleşti. Bu şehircilik açısından yeni bir dönemin işaretiydi. Bakan Kurum, bir yıl sonra gelinen noktayı Bodrum özelinde şöyle özetliyordu: "İmara aykırı, doğal güzelliklerimizibozan yapıların tespiti ve yıkımçalışmalarını aralıksız sürdürüyoruz. Bodrum kıyılarında 18 ayrı otel projesininve plaj işletmesinin imara ve ruhsataaykırılıklar taşıyan ünitelerininyıkımını gerçekleştirdik, yapı sahiplerineidari para cezaları uyguladık."
Süreci yakından izleyen SABAH muhabiriKenan Gürbüz, benzer bir çalışmanınMarmaris, Fethiye, Datça, Milas, Köyceğiz,Ortaca, Dalaman ve Ula kıyılarında da gerçekleştiğinisöyledi. İlginçtir bu sürece diğerCHP'li belediyelere örnek olacak biçimdeBodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras veekibi de destek verdi.
Kısaca ilçeleriyle birlikte Muğla'da toplam 499 yapının yıkımı gerçekleşti. Ama hala Bodrum'a gelenleri rahatsız eden görüntüler de var. Alın Bodrum'a girerken sağ tarafta yer alan Titanik ve Lujo Otellerin ormanın bağrına saplanan görüntülerini ve Varyap'ın Bodrum'u Ataşehir'e çeviren çirkinliğini...
Bu tabloyu görünce insan ister istemez şu sorunun cevabını merak ediyor; böylesi önemli işadamları, ünlü markalar neden "kaçak" yapmaya tamah ederler? Bunlara, mangalda kül bırakmayan Yılmaz Özdil, firari Can Dündar veya Fatih Portakal gibi gazetecileri, Aykut Erdoğdu gibi siyasetçileri de eklemek gerekiyor.
Acaba onların doğayı tahrip etmelerine yol açan açgözlülük mü yoksa "Bizedokunamazlar" pervasızlığı mı?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.