CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu, siyasi yolculuğununasıl tamamlar bilemem amaonun siyasi hayatı, büyük oranda "kasetkomplosu" ile "kontrollü darbe" yaklaşımıarasına sıkışmış bir hayat olarakanlatılacak.
Biri kaset komplosuyla diğeri de açık darbeyle siyasete müdahaleydi. Onlara karşı alınan tavır da siyasetçi kimliğinin özetiydi.
Bu yüzden, bu iki süreç arasında yaşanan her şey, seçim yenilgileri, siyaset mühendislikleri, dış politikada izlediği "Türkiye'nin Akdeniz'de ne işi var" gibi yaklaşımları, FETÖ'ye destek veya PKK-HDP ilişkisini "makulleştirme" çabaları işin sadece ayrıntıları.
Her iki olay Kılıçdaroğlu'nun siyasi hayatı bitse de peşini bırakmayacak ve tarihe de böyle geçecek. Birkaç gün önce eski yardımcılarından Öztürk Yılmaz, CNNTürk'te konuşurken, konu döndü dolaştı yine o geceye yani 15 Temmuz 2016'daki darbe ve işgal gecesine geldi.
O gece Kılıçdaroğlu, darbenin göbeğine İstanbul'daki Atatürk Havaalanı'na inmiş ve tankların arasından "kaçarak" Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine gitmişti. Çok tartışıldı, "Neden tanklarınüzerine çıkıp darbeye karşı çıkmadı?"diye... Birçok CHP'li, "Bu tarihifırsatı bir siyasi lider nasıl kaçırır"diye hayıflansa da Kılıçdaroğlu'nun umurundadeğildi ve şöyle absürt bir cevapveriyordu: "İyi de tank getirselerdi bari,nerede tank?"
Bırakın tankın olup olmamasını, ogece "darbeye karşı çıkın" uyarılarınarağmen o çıkıp konuşmamıştı. O uyarıyıyapan kişi de o gece aynı uçakla birlikteİstanbul'a geldiği CHP Genel BaşkanYardımcısı Öztürk Yılmaz'dı. Yılmaz. o tarihi anları şöyle anlatıyor: "Uçak İstanbul'a indiğinde ceptenmesajlar gelmeye başladı. Herkes bir darbe girişiminden falansöz ediyordur. Daha uçağın içindeyiz. Hemen Genel Başkan'ı uyardım. "Tamam, tamam" dedi. Sonra salonageçtiğimizde olay daha da netleşmişti. Bir kez daha yanına gidip,hemen kınaması gerektiğini söyledim. O an sanki kimyası değişmişti."
Araya girip soruyorum: Peki, siz onlarlaBakırköy Belediye Başkanı'nın evinegitmediniz mi?
"Hayır gitmedim. Çünkü beni oradabırakıp kaçtılar. O arada Halk TVaradı. 'Kimse bağlanmak istemiyor'dediler ve beni bağladılar. Orada darbeyikınadım. Türkiye için kara bir tablo olduğunu,demokratik bir ülkede bunun kabuledilmemesi gerektiğini söyledim. Tabi buarada sürekli telefonla da Kemal Bey'eulaşmaya çalışıyorum. Üçüncü kez aradımve biraz da sesimi yükselterek konuştum. Dedim ki, biz siyasetçiyiz darbe olursa bizi atarlar. Ben Halk TV'ye çıktım kınadım. Siz de çıkın kınayın. Her defasında'tamam, tamam' dedi ama kınamadı."
Yeni parti kurmak için siyasi çalışmalarınıyürüten Öztürk, o gece CHP yönetimiylebir yol ayrımına geldiğinin de altınıçiziyor: "Bu darbenin Türkiye'yi işgalplanı vardı. Muhalefet de olsakvatanseveriz. Erdoğan devrilecekdiye ülkeme ihanet edemem. Benimyol ayrımım o gece başladı."
Yakın siyasi tarihe dönüp bakın, ogece, 15 Temmuz gecesindeki gibi destansıbir direniş dünyada bile yaşanmadı. Tarih, o direnişin parçası olanları da, susup kahvesini yudumlayanları da ayrıntılı yazacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.