Uzun zamandır Şehir Hastaneleri, sağlık sisteminin bir parçası olarak değil siyasi bir araç olarak ele alındı ve öyle tartışıldı. Buradan iktidarı tökezletecek bir malzeme çıkar diye bakıldı. CHP, Türk Tabipleri Birliği, onların medya uzantıları sabah akşam "hasta garantisiverildi, özel sektörekıyak" ya da "yolyok" gibi gerekçelerle bu yatırımlara karşı çıktı, saldırdı.
Bütün bu saldırıları nihayet "küçük" bir virüs yerle bir etti ve siyasi bir araç olarak kullanmak isteyenler için tam bir hayal kırıklığı ve "siyasi ölçü" oldu.
Bunu en çarpıcı biçimde İstanbul'da gördük.
İstanbul Başakşehir'deki Şehir Hastanesi'nin yolunu yapmayarak iktidara darbe vuracağını zanneden "yeni nesil siyasetçi"İmamoğlu, bu tavrı nedeniyle CHP içinden bile ciddi eleştiri aldı. Karizmasının çizildiği söylendi.
Aslında Başkan Erdoğan'ın "hayalim"dediği bu hastanelere daha başından itibarensadece CHP ve Türk Tabipleri Birliği değil,onların bürokrasideki yani DPT içindeki uzantılarıda karşı çıkmıştı. Çünkü Türkiye'de halkahizmetin önündeki en büyük engel, devletinsahibi olduğunu sanan statükocu bürokrasiydi.
O günleri, ilk adımın atıldığı 2011 yılındaki Sağlık Bakanı Recep Akdağ anlattı:
"Biz 60-70 yıl önce çoğu DP döneminde yapılan ve dar alanlara sıkışan hastaneleri yenilemek zorundaydık. Eski hastanelerin ne alanları ne teknolojileri ne de deprem açısından fiziki altyapıları yeterliydi. Bunu yaparken bürokrasiden de karşı çıkanlar, direnç gösterenler oldu ama onları aştık."
Kovid-19, Şehir Hastaneleri'ne karşı çıkan bu azgın muhalefeti sustursa bile o muhalefet medyası yalan haberlerine devam etti. Kimi borçları öne çıkardı, kimi de hala "hastagarantisi"nden söz etti. Bu soruları tek tekeski Bakan Akdağ'a sordum.
İşte "Gerçekler ve yalanlar"
"Özel sektöre, yap işlet devret değil, yapkirala devret modeliyle bu iş verildi. Geçmiştebir hastaneyi yapan müteahhit, en fazla biryıl sonra çekip giderdi. Bir sorun çıktığındada kimse bulunmazdı. Ama şimdi öyle değil,yapan her şeyden sorumlu. Bunun ne anlamageldiğini en iyi hastane yönetenler bilir."Hasta garantisi verildiğine gelince, onu daşöyle anlattı: "Hiçbir hasta garantisi yok. SadeceMR veya tomografi gibi cihazlarda birgaranti var ve o da bugüne kadar sorunolmadı. "
Tabip Odaları, eski hastanelerin kapatıldığınıve Şehir Hastaneleri'nin de devasa büyüklükteolduğu için yönetilemez olduğunu iddiaediyor. Ne dersiniz? "İki tez de doğru değil. Birincisi eskihastanelerin hepsi kapatılmıyor. Yeriuygunsa yenileniyor. Ayrıca bizim dönemimizdeyapılan onlarca yeni hastanevar ve onlar hizmet veriyor. Çok büyükve yönetilmez iddiasına gelince... Bueleştiri haklı olabilirdi ancak şunu bilmiyorlarya da bilmek istemiyorlar; şehirhastaneleri sağlık açısından tek merkezdenyönetilmiyor, bir hastanede 7-8 ayrıünite var ve her birinin kendi yönetimivar. Bizimkiler ABD'deki devasa Mayoveya Cleveland CLinik gibi büyük hastanelerdençok daha iyi durumda. Onlarasonradan ekler yapılıp büyüdüğü içindaha kaotik ve geçişleri de zor. Bizde iseher şey baştan planlandığı için ilişkilerde geçişler de daha kolay ve işlevsel."
Son bir notu da depremle ilgili düşelim. Bakan Akdağ, Şehir Hastaneleri'nin depreme dayanıklılığıyla ilgili çok önemli bir bilgi verdi: "Bu hastaneler maliyeti yüzde 10oranında artıran bir deprem sisteminesahip. Otomobillerdeki rezistans sistemigibi salınım yapar ama yıkılmaz. Çokbüyük depremlerde bile hizmet aksamayacakşekilde yapıldı."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.