Cumhuriyet gazetesiyle CHP hem yaşıtlar hem de her dönem ortak bir zihniyetin savunucusu olmuşlar. Böyle olabilirler tabi. Ancak onların 100 yıllık tarihlerinde hiç değişmeyen ve iflah olmaz bir ortaklıkları daha var; "Halkıküçümseme ve halkınoyuyla geleniktidarlara düşmanlık".
Birçok şey değişse de bu özellikleri hiç değişmedi.
Tek parti döneminde Hitler faşizmine övgüler düzmekten, darbecilere destek vermeye uzanan süreçte hep birbirlerini tamamladılar.
Sol göründüklerine bakmayın, geçmişte sol aydınlara baskıdan, Kürt ve azınlık meselelerinin kangrene dönüşmesine kadar birçok olayda payları büyüktür.
Üstünü örtmek istedikleri, o kadar çok kirli olay var ki saymakla bitmez. Geçmişten sadece gazetecilikle ilgili olduğu için birini hatırlatmak istiyorum.
1948 yılında solcu Tan matbaası bizzat CHP İstanbul İl Teşkilatı'nın inisiyatifiyle yakılıp yıkıldı. Dönemin en faşist saldırılarından biriydi ve içinde sonradan Cumhuriyet'in yazarı olacak isimler de var.Bakın şu çelişkinin dünyanın hiçbir ülkesinde yaşandığını sanmıyorum.
Tan Matbaası'nın sahibi Zekeriya Serteluzun yıllar sürgün yaşadığı Paris'ten 1969yılında ülkeye döndüğünde, havaalanındagazeteciler sorar; "Siz neden Türkiye'den kaçmıştınız?"
Sertel, kendisini karşılayan çok sayıdaCHP milletvekilinin gözlerinin içine bakarakşöyle der: "Halk Partisi yüzünden. Çünküben o zaman gazetemde, DemokratParti'yi tutuyordum. İktidarı eleştiriyordum. Bundan çok rahatsız oldu HalkPartililer. Benim matbaamı yaktılar veben kaçtım."
Bunu bugün solcu veya CHP'li geçinen,Cumhuriyet okuyan kime sorarsanız sorunbilmez, bilenler de bilinçli bir biçimde "Omatbaayı DP'liler yaktı" der.
Dün kurulan bu ortaklık bugün de devam ediyor. Son birkaç gündür de bu ortaklık, en pespaye biçimde İletişim Başkanı FahrettinAltun'a saldırıyor. Önce Cumhuriyet evle ilgili yalan bir haberi yaptı; "Altun'unBoğaz'daki yalısına yaptırdığı pergoleinşaatı belediye tarafından yıkıldı." Haberin yalan olduğunu Altun'unkomşusu sanatçı Şükriye Tutkun anlattı: "Ev 45-50 metrekare zemin üzerinekurulu orta halli insanların oturduğubir mahalle burası. Yalı falan değil,deniz kenarında asla değil."
Yalanlanmaya rağmen bu kez devreyeCHP'nin şiddetsevici İl Başkanı CananKaftancıoğlu girdi ve siyasete taşıdı. Herhalde rahmetli Ecevit ve UğurMumcu'nun kemikleri sızladı. Biri yalan yazıyor,öteki siyasete taşıyor. Sadece koronagünlerinde atılan şu başlıklara bakın;
Çin'le ilgili bir haber İstanbul Havaalanı fotoğrafıyla sunuluyor: "Salgında ölü sayısıartıyor." "Cumhurbaşkanlığı yardım paketindevirüs şüphesi" "Nüfus müdürlükleri mikrop saçıyor"
FETÖ'yle savaşın en sıkıntılı günlerinde Cumhuriyet'i Akın Atalay ve Can Dündar ikilisi darbeyle ele geçirmiş ve gazete açık açık FETÖ ve PKK sever bir noktaya getirilmişti. Bugün gazetenin başında olan AlevCoşkun'la (Alev Abi) zaman zaman konuşurken,şu sözlerini hiç unutmuyorum: "Millimücadele ruhuyla kurulmuş bu gazeteyiFETÖ ve PKK etkisinden kurtarmamızgerekiyor."
Sonunda o günler geldi ve AlevCoşkun'un başında olduğu grup gazeteyönetimini alarak FETÖ ve PKKsever grubuyönetimden attı. Ama ne yazık ki sonuç değişmedi. Bunu birkaç kez Alev Abi'ye de ilettim. Milli ve yerli bir muhalefetin medyaaksı olması gerekirken, Cumhuriyet, dahafazla yalan haberle algı operasyonlarının yenimerkezi oldu. Bugün gazeteyi FETÖ'cüleryönetiyor olsaydı bundan daha kötü,Erdoğan nefreti üzerine kurulu "Türkiyekarşıtı" bir gazete yapamazdı. Yapılan hiçbirhaberin eleştirel yaklaşımla da ilgisi yok.
Bu noktaya nasıl geldiniz Alev Abi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.