Küresel salgın koronayla mücadelede süreci doğru yöneterek vatandaşın gönlünü kazanan Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, önceki gün gidişatla ilgili bilgilendirme yaparken sözü çok tartışılan Şehir Hastanelerine getirdi ve şunları söyledi: "Dünyada sağlık altyapısı en güçlüolan ülkelerdeniz,hatta nüfusagöre Avrupa ülkelerindenen az 2kat solunum cihazıolan bir ülkeyiz. Şehir hastanelerimizinbütün odalarıyoğun bakım yatağıolarak kullanılabilecekdurumdadır. Bunun da dünyadaörneği yoktur ve dünyanınhiçbir ülkesindeböyle bir zenginlikbulunmuyor."
Bu gerçeğe rağmen ne yazık ki bu ülkedeki"muhalif akıl" kurulduğu günden berien çok Şehir Hastanelerine saldırdı. Birkaçgün önce bunu ayrıntılı bir biçimde yazacağımısöylemiştim. Bunun bir nedeni KayseriŞehir Hastanesi'ni gezerken yaşadığım heyecansabir diğeri de korona gibi bütün insanlığıtehdit eden, gelişmiş birçok ülkenin sağlık sistemininçöktüğü bir zaman diliminde bile birilerinino hastaneleri itibarsızlaştırmaktan vazgeçmemesiydi.
Bu konuda ilk günahkarlardan biri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ydu. Şu iki sözü "senkronize kötülüğe" öncülük etti: "Bu hastanelere ne gerek var" ve "Hastane yapıyorsun, yüzde 70 dehasta garantisi veriyorsun. Peki, buülkede hasta yoksa ne yapacaksın?"
Arkasını da yardımcıları getirdi. Bütçe görüşmeleri sırasında birçok CHP'li yetkili; "Bu hastaneler gelecek 25 yılda devletebüyük yük getirecek" tezini öne çıkarttıama sağlığın kalitesini arttırmanın ekonomiyeve turizme nasıl katkı vereceğini görmezdengeldi. Daha doğrusu sakladılar.
Bu konuda senkronize kötülüğün medya ayağı boş durmadı. Fox TV'nin AmerikanPortakalı hemen harekete geçti ve şehir hastanelerinde hastaların, "yürümek zorundakaldığı" gibi gerçekten "kurgu ve yalan" haberlerle kafaları karıştırdı.
Sonra devreye Türk Tabipleri Birliği girdi. TTB Koronavirüs İzleme Heyeti'nden Prof. Özlem Azap; her yatağı yoğun bakım yatağına çevrilebilecek yetkinlikte bir hastane olduğunu görmezden gelerek şöyle diyordu: "Yüzey temizliği, el antiseptiği çokönemli. Orta ölçekli bir hastanede koridoraiki tane antiseptik koysak yürünebilirmesafede oluyor. Şehir hastanesiöyle değil."
İçeridekiler kara çalar da dışarıdakilerboş mu durur? Onlar da harekete geçti. AlınAlmanya'nın Türkçe yayın yapan DW televizyonununyaptığı haberi: "Milyarlar harcanarak yapılan şehirhastaneleri, 'mükemmeliyet merkezi' diyeadlandırılıyor. Ancak enfeksiyon vehalk sağlığı uzmanlarına göre şehir hastanelerinisalgında verimli bir şekildekullanmak mümkün gözükmüyor."
Bütün bu yalanlardan sonra gelinennoktaya bakın. Belki Almanya hariç İtalya,Fransa ve İspanya dahil gelişmiş ülkelerinbüyük çoğunluğunun sağlık altyapısı çökerkenTürkiye hem korona ile mücadele ediyorhem de Batılı gelişmiş ülkeler dahil çok sayıdaülkeye yardım malzemesi gönderiyor. İyi kide gönderiyor.
Ama buna rağmen hala birileri Almanya ile Türkiye'yi tutuklu sayısı üzerinden kıyaslayarak kötülüklerini sürdürmek istiyor. Çok kasıtlı ve akılsızca bir kıyaslama bu. Almanya'nın bir FETÖ'sü PKK'sı olmadığıgibi 15 Temmuz gibi kanlı birdarbe girişimi ve ekonomik kuşatmada yaşamadı. Tam tersine Almanya bileTürkiye'ye karşı terörü destekledi. Türkiyeson 10 yılda yaşadığı onca saldırıya rağmen,sağlık altyapısında ve milli savunmadaAlmanya'yı kıskandıracak noktaya geldiysebu sevinilecek bir şeydir.
Batı'ya kaçanlar veya kaçmak için can atanlar şimdi ne düşünür bilemem ama Türkiye "insani" siyasetiyle milyonların gönlünü kazanıyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.