CHP'de neler olup bittiğini anlamak hiç de kolay değil. Bir yanda parti içi iktidar kavgaları, öte yanda şiddetle arasına mesafe koyamayan HDP'yi sahiplenme çabaları hız kesmeden sürüyor.
Bir yanda kongrelere "tek aday"dayatılıyor, öteyanda KemalKılıçdaroğlu çıkıp,son dönemde yakınlaştığıbazı aydınlarınsiyaset diliyle"Cumhuriyetidemokrasiyle buluşturma"gibi iddialı birvaatte bulunuyor.
Ama aynı partide "eleştiri hakkını" kullanan eski üyeler peş peşe partiden ihraç ediliyor.
Eski CHP milletvekili ve yöneticisi Yılmaz Ateş'in yaşadıkları bunun tipik örneği. Ateş, benim de bulunduğum CNNTürk programında, kendisini de işin içine katarak şu tarihi özeleştiriyi yapmıştı: "MHP'yi ve Fenerbahçe SporKulübü'nü tebrik ediyorum. Maalesefbenim partim (FETÖ'ye) teslim olduama MHP ve Fenerbahçe o terör örgütüneteslim olmadı. Eğer dik durabilseydik15 Temmuz darbe girişimi deolmayacaktı."
Parti içi demokrasiye "tek" sahip olmasıylaövünen CHP, ne yazık ki bu açıklamayatahammül etmedi ve Ateş'i disiplin kurulunaverdi. Önceki gün de Ankara CHP İlDisiplin Kurulu kararını açıkladı: "İhraç..."Buraya kadar işin sadece görünenkısmı, arka planda ise çok daha vahimşeyler oldu. Önce CHP Ankara İl DisiplinKurulu'na gidelim. İl Disiplin Kurulu'nun 9üyesinden biri hastalık gerekçesiyle gelmeyinceoradaki oylama 4'e 4 çıktı. Bu ihraçkararının çıkmayacağı anlamına geliyordu.
Sonra kulislerde konuşulanlara göre araya parti yetkilileri girdi ve oylama sonucu 7'ye 1 olarak değişti.
Konu önceki gün Parti Meclisi'nin de gündemindeydi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun gözü önünde bu konu da tartışıldı. Aykut Erdoğdu ihraçtan yana tavır alırken İlhan Cihaner gibi birkaç isim karara karşı çıktı.
Cihaner'in, "Programı ben de izledim. Yılmaz Ateş kendisinin de içindebulunduğu yönetimi kastetti. Bunda ne var?" deyince bu kez devreye Kılıçdaroğlu girdi ve çok ilginç bir açıklama yaptı: "Bu tartışmayı uzatmayalım. Ateş'i aradım ve savunmasını da okudum. Konuyu burada kapatalım."Gerçekten ilginçti çünkü konuyuYılmaz Ateş'e iletince ortaya bambaşkabir gerçek çıktı. Ateş'e sordum; "KemalBey, PM'de sizi aradığını ve savunmanızıokuduğunu söylemiş. Sizi aradımı ve nasıl bir savunma yaptınız?"Ateş, bir an sessiz kaldıktan sonracevap verdi: "Bu bilgi bana da geldi. Duyduğumda da dehşete kapıldım. Ne ben aradım ne de arandım. Savunmamı da göndermedim."Peki, bu ne anlama geliyordu? Ateş,sadece şunu söyledi: "Kemal Bey bunuhep yapar."Sürecin bundan sonrasına gelince... Ateş, CHP'nin tarihine de atıf yapan bir savunma hazırladığını ve Yüksek Disiplin Kurulu'na göndereceğini söyledi. O savunmasıyla ilgili olarak da şu ipucunu verdi: "CHP ulusal kurtuluş savaşı zeminindedoğdu. Mustafa Kemal gündüzsavaş alanında, gece de Meclis'e gelerekmuhalif milletvekillerini dinledi. Ve bu tecrübesiyle faşizmin dünyadayükseldiği 1930'larda şu çarpıcıtespiti yaptı; 'Partideki bir eksiği,yanlışı kayıtsız şartsız eleştireceksiniz. Bunun olmaması partiye dahabüyük zarar verir.' Ayrıca önümüzdeİnönü gibi tarihi bir kişiliği eleştirenbir Ecevit gerçeği var. KemalBey sık sık, bu geçmişe atıf yaparak,'Özgür bir partinin özgür bireylerimi olacağız yoksa kapı kulları mı?'diyor. Herhalde ikincisi tercih ediliyorki ihraç kararı çıkıyor. Bu demokrasiyleuyuşmuyor. Partiye ve Türkiye'yeyazık oluyor."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.