İstanbul'un burnunun dibindeki kayak merkezi Kartepe'de üç yıldır çok önemli bir etkinlik yapılıyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Kocaeli Üniversitesi'nin birlikte düzenledikleri Kartepe Zirvesi...
İlkinde tarihsel sorunumuz "Darbelerve Demokrasi"meselesi ele alınmıştı. İkincisinde hem ülkemizin hem de dünyanın yeni sorunu; "Göç veMülteci" meselesi...
Dün başlayan üçüncü zirvede ise konu hem çağdaş hem evrensel hem de kadim bir meseleydi; "Şehircilik veMutlu Şehir"
Üç gün sürecek zirveye,12 ülkeden 180'iaşkın konuşmacı katılıyor. Türkiye, ayak bağı olan küresel terör ve ekonomik kuşatmalardan kurtulabilse, bugüne kadar biriken devasa sorunlarını çok kolay çözer. Çünkü hem sorunlarını bilen yetişmiş insanı, hem de küresel arenada yarışabilecek dinamizmi var.
Zirvenin açılışında yapılan konuşmalar, katılımcılar ve ele alınan konular bunu gösteriyor. O konuşmacılardan biri de zirvenin onur konuğu Başkan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'dı. Erdoğan, AK Parti iktidarının ilk günlerinden itibaren toplumsal sorunlarla yakından ilgilenen bir isim. 2003'te el attığı "Haydi Kızlar Okula" kampanyasından, son dönemin ses getiren "Sıfır Atık" projesine kadar, çok sayıda sosyal projeyi etkili bir biçimde hayata geçirdi.
Bu kez de Kartepe Zirvesi'nde "sıfıratık" projesiyle yakından ilişkili şehirleşmeyleilgili düşüncelerini paylaştı. Önce çoraklaşanşehirlerin insan ruhuyla ilişkisine değindi: "Şehirlerin sınırları aynı kalıyorfakat hafızaları ve ruhları, günün şartlarınagöre bazen genişliyor bazen daralıyorçünkü şehirler, ruhları olan canlıorganizmalar gibidir. (...) İki şehri birbirindenayıran, koordinatları değilkimlikleridir fakat son yıllarda görüyoruzki şehirler artık birbirlerine dahaçok benzer hale geldi. Küreselleşme,kimlikleri tek tipli hale getirirken,şehirleri de çoraklaştırdı."
Sonra da şehirlerin çoraklaşmasıyla atıkmeselesi arasında paralellik kuruyor ve şutehlikeye de dikkat çekiyordu: "Korkum o ki 21. yüzyıl, ne bilgi, neteknoloji; tarihe 'plastik çağı' olarakgeçecek. Araştırmalar, 2050'de okyanuslardabalıktan çok plastiğin yüzeceğinigösteriyor."
Buradan çıkış yolunun da insan-şehiruyumundan geçtiğini söylüyordu: "Bu durum, şehir kavramını yenidenyorumlamayı, trafik, ulaşım,güvenlik ve atık yönetimi gibi alanlardayeni çözümler üretmeyi gerektiriyor. Toprakla ilişkisini kesen değil,yere sağlam basan, çevrenin doğalbir parçası olan mimariye geçmeliyiz. Şehirlerimiz, genç yaşlı, kadın erkek,özel ihtiyaç sahibi, engelli bireylerinihtiyaçlarına cevap verecek, daha katılımcıhale gelmelidir."
Kartepe Zirvesi'nin açılışında Çevre veŞehircilik Bakanı Murat Kurum, Sanayive Teknoloji Bakanı Mustafa Varank,BM Türkiye Mukim Koordinatörü AlvaroRodriguez, Kocaeli Valisi Hüseyin Aksoy,Kocaeli Büyükşehir Belediye BaşkanıTahir Büyükakın'ın şehir ve insan ilişkisinedair konuşmaları da ilgiyle izlendi.
Cumhuriyet farkı bu mu?
Türkiye'yi itibarsızlaştırma siyasetinde, CHP kadar derin hayal kırıklığı yaratanlardan biri de Alev Coşkun yönetimindeki Cumhuriyet gazetesiydi. Gazete, FETÖseverlerin elinden kurtarılırken, eleştirel ama daha "milli ve yerli" bir çizgi izleyeceği umudu vermişti. Ancak Barış Pınarı Harekatı gibi kritik süreçlerde öyle olmadığı görüldü. Birkaç yazarı hariç, hala "zehirlenmişsosyoloji"yi diri tutmak için yazılar yazılıyor, akla hayale gelmeyen manşetler atılıyor. Alın FETÖseverleri aratmayan, "Bataklıkta tek başına" manşetini... Diğerleri de farklı değil ama son 50 yıllık siyasi sürecin en yakın tanığı Alev Coşkun'un bu kötücül yaklaşımları içine sindirip sindirmediğini doğrusu merak ediyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.