Türkiye yakın tarihinin en kritik eşiğinden geçiyor. ABD, S-400 nedeniyle Türkiye'ye iki hafta süre verdi.
Önceki gün ABD'nin Türkiye'yi nasıl tehdit ettiğini CNBC kanalı özetledi: "Türkiye, iki haftanın sonundaRusya'yla anlaşmayıiptal etmezve bunun yerineABD'den Patriotfüze savunma sisteminialmazsa,F-35 programındanihraç edilme,vaat edilen 100adet F-35'i kaybetme,yaptırım uygulamave NATO'nuntepkisiyle karşılaşacak..."NATO üyesiTürkiye'ye tehdidin nereden geldiği artık çoknet... Bu ilişki, egemen-boyun eğen arasındakibir ilişkiydi ve itiraz edilmediği sürece desorun yoktu. Ama ne zaman itiraz edilse, ABDya darbe yaptı ya da tehdit ederek susturdu.
Son yıllarda ABD, bunları yaptıramadığı ve Türkiye'yi susturamadığı için agresifleşti.
Dahası bu coğrafyadan yükselen "dünyabeşten büyüktür" tezinin mazlum halklarailham kaynağı olması ABD'yi çıldırttı.
Bu yüzden FETÖ'yü devreye sokup darbe yaptırmaya kalktılar, bu yüzden Suriye'deki iç savaşı körükleyip milyonların katledilmesine göz yumdular ve bu yüzden PKK-YPG hattını silahlandırıp, halkları birbirine düşman etme planlarına destek verdiler.
Şimdi bu kuşatma, çok daha büyük boyutlu bir saldırı biçiminde devam ediyor.
S-400 ve F-35 tehdidi, Akdeniz'e uçak gemilerinin yığılması bu sürecin son adımları.
Kritik bir durumla karşı karşıyayız.
ABD'nin dayatmalarına ve tehditlerine karış iktidar direniyor ve geri adım atmayacağını söylüyor.
Peki, muhalefet ne diyor? S-400 füze bataryasını Rusya'danalalım mı almayalım mı?
CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu, İP Genel Başkanı MeralAkşener veya demokrasi havarisi kesilenHDP eşbaşkanları bu konuda ne düşünüyor?
ABD ve AB'nin Akdeniz'e uçak gemilerini yığmasına, uçaklarını Kıbrıs'a yerleştirmelerine karşı Türkiye ne yapmalı? Akdeniz'de Türkiye sondaj çalışmalarını yürütmeli mi yoksa geri mi çekilmeli?
Muhalefet açık ve net bir tavır alır mı göreceğiz ama şu sıralarda CHP içinde ve CHP'ye yakın iş dünyasında bu konularla ilgili insanı ürküten bir yaklaşım dikkat çekiyor.
Denilen şu; "Türkiye ABD ve AB dahilherkesle kavga ediyor. Buna bir son vermeklazım. Bu açıdan Ekrem İmamoğluyeni bir isim ve dünyayla da yeni ilişkilerkurabilir."Peki, bu yeni ilişki ne karşılığında kurulacak?
İstanbul sermayesinin teslimiyet kokan bu yaklaşımını Brezilya'dan, Venezüella'dan ya da Mısır'dan tanıyoruz. Bu konuşmalar, küresel güçlerin içerideki bütün aktörleri harekete geçirdiğinin işareti. Argümanları da "ABD'yle kavga edecek gücümüz müvar ki karşı çıkıyoruz" tezine dayanıyor.
Kısaca onlara göre Türkiye, ABD'ye itirazetmezse her şey yolunda gidecek. Buyüzden yeni bir siyasi aktör onları heyecanlandırıyorve açık destek veriyorlar.
O siyasi aktörün kim olduğu da malum.
Şimdilik malum olmayan o siyasi aktörün bu konuda ne düşündüğü.
Onu da öncelikle Kemal Kılıçdaroğluve olası selefi "yeni siyasi aktör" Ekremİmamoğlu'na soralım:
S-400, F-35 ve Akdeniz'deki kuşatma konusunda ne düşünüyorsunuz?
ABD'yle kavgada kimi haklı görüyorsunuz?
Siz olsanız S-400'den vaz mı geçersiniz yoksa direnir misiniz? Etrafımızda neler döndüğü konusunda bir bilginiz var mı?
Bu arada özellikle İmamoğlu'nun ABDFETÖ ve PKK ilişkileri konusunda ne düşündüğünü de millet bilmiyor. Açıklaması gerekiyor.
Açıklamalı çünkü o artık ABD'nin seçim sonuçlarını not edecek kadar ciddiye aldığı yeni bir siyasi aktör. O bilmeyecek de kim bilecek.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.