Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi
Bugün, küresel tedarik ağında 'güvenilir liman' olarak adlandırılan Ülkemiz için, 'Türkiye Yüzyılı' Vizyonu çerçevesinde, kalkınmada yeni bir dönemden söz ediyoruz: Enerjide, Kritik Mineral ve Madenlerde, Teknolojide, Dijitalleşmede ve Savunmada 'Tam Bağımsızlığa Dayalı' Kalkınma Modeli. 2020'den bu yana, dünya küresel virüs salgınıyla uğraşırken, Türkiye'nin 'stratejik otonomi' hedefiyle hızını arttırdığı bir 'tam bağımsızlık' yol haritasından söz ediyoruz. Enerjide tam bağımsızlık ise, bu hedefinin en önemli, en vazgeçilmez sacayaklarından birisini oluşturmakta. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Bakan Berat Albayrak'ın öncülük ettiği zihinsel dönüşümün, milli ve yerli yatırım hamlesinin ne kadar kritik önemde olduğunu bir kez daha idrak ediyoruz.
Anadolu Ajansımız ile Enerji Bakanlığımızın ortaklaşa gerçekleştirdikleri İstanbul Enerji Forumu'nda Cumhurbaşkanımızın 'enerjide de tam bağımsız Türkiye hedefiyle hiçbir alanı ihmal etmeden, marjinal yapılardan gelen baskılara aldırmadan yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz' mesajı da kritik önemde. Cumhurbaşkanımız 'enerjide tam bağımsızlık hedefi' adına, madenden petrol ve doğal gaza, rüzgardan güneş enerjisine kadar her başlıkta ülkenin potansiyelinden en üst düzeyde istifade etmenin çabasında olduklarını belirterek, en temel hedefin Türkiye Ekonomisinin dünya ortalamasının üzerinde büyümesi olduğunun da altını çiziyor. Çünkü, stratejik alanlarda ve sektörlerde Türkiye'nin 'tam bağımsız ekonomi' başarısı, ülkenin kalkınmasında, Türk halkının refah düzeyinin arttırılmasında yeni bir sıçrama dönemi anlamına da gelmekte.
Türkiye'nin yerli ve milli tüm enerji kaynaklarının 'bağımsızlık' adına seferber edildiği bu dönem aynı zamanda cari açığın, döviz açığının da orta vadede ortadan kalkması ve merkez bankası rezervlerimizin net döviz girişi ile artması anlamına da gelecek. Atlantik'ten Asya- Pasifik'e küresel sıklet merkezi değişiminin hız kazandığı, G7'nin dünya ekonomisi ve siyasetindeki ağırlığını aralarında Türkiye'nin de yer aldığı E7 ekonomilerine kaptırmaya başladığı bir konjonktürde, Türkiye'nin ekonominin her alanında yürüttüğü 'tam bağımsızlık' rotası, küresel düzenin yeniden yapılanma sancılarının jeopolitik gerginlik ve çatışmalara dönüştüğü bir ortamda, Ülkemizin elini de güçlendirecektir. Bugün sadece kendi topraklarında ve sularında değil, aynı zamanda müttefiklik ilişkisini derinleştirdiği Afrika ülkelerinin zenginliklerinin ekonomiye kazandırılması adına da, 'kazankazan' ilkesiyle başarıdan başarıya koşan Ülkemizin Asya ile derinleşecek işbirlikleri de 'tam bağımsızlık' stratejisine önemli katkılar sağlayacaktır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)