Küresel borç sarmalı 315 trilyon dolar
Merkezi Basel'de olan Uluslararası Finans Merkezi'nin (IIF) verileri, küresel borç sarmalarına yönelik bu endişe verici tabloya gelişmiş ekonomilerden en büyük katkıyı ABD ve Japonya'nın, gelişmekte olan ülkelerden ise Çin, Hindistan ve Meksika'nın yaptığını gösteriyor. Küresel borç sarmalı 'Kovid-19' küresel virüs salgını döneminde, önde gelen ekonomilerin reel sektörü ve hanehalkını desteklemek amacıyla gerçekleştirdikleri kamu desteklerinin ve bütçe açıklarının finansmanı için ağırlık verdikleri kamu borçlanması nedeniyle 47,6 trilyon dolar arttı. 2022'nin ilk çeyreği sonundan itibaren ise, Rusya-Ukrayna Savaşı patlak vermiş olsa da, küresel borç stokunda gerileme yaşandığını gözlemliyoruz. 2022'nin ilk çeyreği sonunda 307,6 trilyon dolar olan küresel borç stoku, 2022'nin üçüncü çeyreğinde 289 trilyon dolara geriliyor.
Ancak, 2022'nin üçüncü çeyreği ile son çeyreği arasında tekrar bir çeyrekte 8,8 trilyon dolar artışla 297,8 trilyon dolara ulaşan küresel borç stoku, bu defa 2023'ün ilk çeyreğinde de 9,2 trilyon dolar daha artarak 307 trilyon dolara ulaşıyor. 2023'ün takip eden iki çeyrek dönemi 1'er trilyon dolar gerilen küresel borç sarmalı, son çeyrekte bir kez daha 8,8 trilyon dolar sıçrayarak, 2023 sonunda 313,8 trilyon dolara, 2024'ün ilk çeyrek sonunda ise yeni bir rekor olarak 315,1 trilyon dolara ulaşıyor. Bu yeni rekor düzeydeki küresel borç stokunda en büyük payı 94,1 trilyon dolarla finansal olmayan şirketler, yani reel sektör elinde bulundururken, reel sektörü 91,4 trilyon dolarla devletlerin kamu borçları takip etmekte. Finans sektörü 70,4 trilyon dolar borçla üçüncü sırada yer alırken, hane halkı küresel borç sarmalarındaki payı da 59,1 trilyon dolar. Bunan anlamı, her dünya vatandaşının şahsi olarak ortalama 7 bin 837,5 dolar borcu olduğu gerçeği.
Son veriler, üç yıla yakındır önde gelen merkez bankalarının küresel enflasyonun kendi ekonomilerindeki fiyat istikrarsızlığı etkisini bertaraf etmek adına yükselttikleri faiz oranları ve söz konusu faiz artışının borçlanma maliyetlerine olan etkisi nedeniyle, ABD'nin federal borç ödeme maliyetlerinin artık savunma harcamalarından daha fazla tuttuğunu ve önümüzdeki dönemde kamu borçlarının vadesi gelen faiz faturasının da daha ağır olacağına işaret ediyor. ABD ekonomisi açısından, yaklaşan başkanlık seçimleri sürecinde, hükümetin borç yükünü yönetmek için hem vergileri artırması, hem de kamu harcamalarını kısması gerekebilir. Ancak, ABD halkı başkan adaylarının ve ekiplerinin ülkenin mali sürdürülebilirliğine yönelik anlamlı bir stratejisi olmadığından şikayetçi. Yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerde ise, sadece son 10 yılda toplam borçlarının 55 trilyon dolardan 105 trilyon dolara ulaşmış olması uyarıcı ve düşündürücü.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)
- Cumhuriyetimizin bağımsızlık düsturu ve küresel rekabet (30.10.2024)