‘Teknoloji’ çatışma ve tehdit algısını derinleştiriyor
BM Genel Sekreteri'nin de ifade ettiği gibi, küresel internet ağı üzerinden tüm dünyayı etkisi altında tutan kontrolden çıkmış bir teknolojik devinim, yapay zekânın tanıdığı imkânlarla da toplumları, milletleri, ülke ekonomilerini derinden tehdit eder hale gelmiş durumda. Öncelikli tehdit alanı, adeta bir başka küresel salgına dönmüş olan 'sosyal medyaya bağımlılık' sorunu. Yeni nesilden eski nesillere doğru, akıllı cihazlara ve sosyal medyaya bağımlılık sendromu, küresel internet ve sosyal medya platformlarında paylaşılan her bilginin sorgulanmaksızın sahiplenilmesinden kaynaklanan travmatik bir tehdide dönüşmüş durumda. Çağdaş topluma sahip olduğunu düşünen gelişmiş ülkelerde bile, internet ve sosyal medya platformları üzerinden toplumun belirli bir kesimini sokağa dökmek, dükkânları yağmalattırmak, güvenlik güçleriyle çatıştırmak ürkütücü bir hızla kolayca organize edilebilir hale gelmiş durumda.
Bu nedenle, ister BM, ister OECD, çok taraflı uluslararası teşkilatların tümü, küresel yıkım tehdidini somutlaştıran bu temel gerçekten hareket ile, 'kontrolden çıkan teknoloji'yi insanlık adına kontrol edilebilir hale getirecek ve yapay zekânın çatışma ve tehdit algısını besleyen bir aparata dönüşmesini engelleyecek çabalara yoğunlaşmış durumdalar. Uluslararası ilişkilere nüfuz etmiş olan artan güvensizlik sorununa rağmen, üye devletlerin birlikte zihin yorarak, teknolojinin küresel, bölgesel çatışma ve tehdit algısını değiştiren etkisini bertaraf edecek yeni yol ve çözümler için çaba sarf etmeleri gerektiğinde ısrar ediliyor. Ancak, Atlantik ile Asya-Pasifik arasında, Küresel Kuzey ile Küresel Güney arasında artan rekabet süreci, önde gelen 40 ülkeyi kalıcı, sürdürülebilir çözümlere odaklanmaktan hala alı koymakta.
Bu nedenle, istisnasız, önde gelen ekonomilerin tümü, küresel sistemi etkisi altına almış olan 'akıl tutulması'ndan da öte 'cinnet' tablosunu ciddiye alarak, sadece ekonomik, siyasi ve askeri güce yönelik imkân ve kabiliyetleri değil, aynı zamanda 'kontrolden çıkmış teknoloji'nin bilgi gücü üzerinde sebep oluşturabileceği tahribatı da, milli istihbarat ve milli iletişim ağı üzerinde yoğunlaşan tehdit algısını da bertaraf etmek adına, 'stratejik otonomi'ye dayalı çalışmaları hızlandırmış durumda. Türkiye olarak, milli ve yerli internet ve sosyal medya platformlarını geliştirmek ve yaygın olarak kullanımını sağlamak, milli istihbarat ve milli iletişim ağını her türlü saldırıya karşı hazır halde tutmak, küresel sistemdeki 'cinnet' halini bir ekonomik, ticari ve toplumsal saldırı aracına dönüştürme emellerini yoğunlaştırmış çevrelere karşı teyakkuzda olmak her zamankinden de daha önemli ve gerekli. Bu amaçla da, hem içeride, hem de birbiriyle ortak anlayış ve duruşa sahip ülkelerle birlikte dışarıda kamu diplomasisi çalışmalarını katlayarak hızlandırmak gerekecek.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)
- Cumhuriyetimizin bağımsızlık düsturu ve küresel rekabet (30.10.2024)