‘İçerideki Sur’ bizatihi Türk Milletidir
Uluslararası teşkilatların tümünde, akli, vicdani ve insani değerlere sahip bir grup gelişmiş ve yükselen gelişmekte olan ülke, birilerince hakim kılınmaya çalışılan bu 'vahşileşme' ve 'delirme' haline isyan ediyor ve uluslararası sistemi yeniden 'adil', 'şeffaf' ve 'eşit haklara dayalı' bir konuma döndürmeye çağırıyor. Ne yazık ki, 'gözü dönmüşlük', 'vahşete dayalı delirme' uluslararası sistemi öylesine enfekte etmiş durumda ki, 'aklı başında' olan her ülkenin söz konusu 'delirme' haline karşı milli güvenliğine ve istikrarına yönelik strateji ve adımları hızlandırdığına da şahit oluyoruz. Bu nedenle, Türkiye olarak hem 'dışarıdaki sur'larımızı, hem de 'içerideki sur'larımızı sağlamlaştırıyoruz. Türkiyemiz için 'İçerideki Sur' bizatihi Türk Milletidir. Cumhurbaşkanımızın sağlam duruşu ve çağrısıyla, Aziz Milletimiz bunun tarihi ve tartışılmaz bir gerçek olduğunu 15 Temmuz'da bir kez daha destansı bir kahramanlıkla göstermiştir.
Türk reel sektörü ise, Anadolu'daki 'KOBİ Devrimi'nin bir mutlak sonucu olarak, son 15 yıla damgasını vuran hiçbir küresel, bölgesel ekonomik ve siyasi krizde üretmeyi, istihdam etmeyi, ihracatı ve yatırımları bir an olsun durdurmamıştır. Türkiye, bu sayede, dünyanın 40 önde gelen ekonomisi içerisinde, en zorlu ekonomik ve siyasi krizlerde dahi, dünya ekonomisinde onlarca çeyrek hiç ara vermeden büyüme ve kalkınmasını sürdüren ilk 5 ülke arasında olmayı her daim başarmıştır. Küresel düzen yeniden yapılanma sancıları yaşarken, Atlantik ile Asya-Pasifik arasında ticaret, enerji ve lojistik koridorları savaşı derinleşirken, kimi ülkeler 'adil' olmayan yöntemler ile rakip ülkelerin iş dünyasına uluslararası teşkilatlarca kabul edilmemiş 'yaptırımlar'la zorluk çıkarmayı sürdürürken, Türk reel sektörünün ardı ardına ihracat rekorları kırmasının anlamı büyüktür.
Türkiye'nin Avrasya'nın üretim, ihracat ve lojistik üssü olarak ulaştığı 'güvenilir liman' konumu, küresel tedarik zincirinde derinleşen rolü küresel güç merkezlerince doğru okunmakta ve doğal olarak, Ülkemiz ile yeni güç merkezleri ve Küresel Güney arasında üretim, tedarik ve lojistik ağına yönelik işbirliğinin derinleşmesine sebep teşkil etmektedir. Söz konusu ülkeler, küresel trend konumundaki 'dijital dönüşüm' ve 'yeşil dönüşüm' için Türkiye'yi aynı zamanda artan bir tempoda bir 'yatırım üssü' olarak da tanımlamaktadır. Küresel ve bölgesel jeopolitik ve jeoekonomik gerginliklere rağmen, küresel düzenin yapılanmasına yönelik tüm sancılı sürecin panzehri ise Türk reel sektörünün üretmeye, istihdam etmeye, ihracata ve yatırıma aralıksız devam etmesidir. Türkiye küresel ekonominin vazgeçilmez aktörü olma konumunu güçlendirdikçe, 'İçerideki Sur'un mukavemeti daha da perçinlenecektir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)
- Cumhuriyetimizin bağımsızlık düsturu ve küresel rekabet (30.10.2024)