- 12.06.2024, Çarşamba
Enerjide ‘adil’ dönüşüm ve ‘adil’ kalkınma
Bu nedenle, 'yeşil dönüşüm' ne kadar önemli olsa da, bunun 'adil dönüşüm'ü de temsil ediyor olması bir o kadar önemli. Yani, fosil yakıtlardan temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin istihdam geçişini sağlayacak, gelişmekte olan ülkelerin kalkınmasını sekteye uğratmayacak bir tempoda ve anlayışla gerçekleşmesi gerekiyor. Aksi durumda, işsizliğe ve enerji fiyatlarında artışa sebep olacak, gelir seviyesi düşük toplum kesimlerine ek külfet getirecek bir 'yeşil dönüşüm' yeterince adil olmayabilir. Mevcut jeopolitik ve jeoekonomik gerginlikler dünya ekonomisi açısından yeni sınamaları, yeni zorlukları gündeme getirdi. Önde gelen ekonomilerin tümünde, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması; bu nedenle, temiz ve yenilenebilir enerjiye ulaşım çok önemli. Ancak, geçiş sürecinin 'adil finansmanı', toplumsal mutabakat sağlanarak bu sürecin iyi yönetimi çok önemli.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) 4 Haziran Salı günü yayınladığı son raporu, önde gelen ülkelerin tümünde atılan adımların henüz geçtiğimiz yıl BAE'nin ev sahipliğinde gerçekleşen BM İklim Zirvesi COP28'de belirlenen 2030 yılına kadar yenilenebilir enerjide küresel kapasiteyi üç katına çıkarma hedefiyle uyumlu olmadığı gösteriyor. COP28'de ülkelerin karbon azaltımı konusunda ortaya koydukları ulusal katkı beyanları (NDC) ve mevcut resmi taahhütler 1300 GW yenilenebilir enerji kapasitesi artışı hamlesine karşılık gelmekte. Bu ise, COP28'de ortaya konulan küresel yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarma hedefini gerçekleştirmek için gereken kapasitenin halen ancak yüzde 12'sini oluşturuyor. IEA'nın 200'e yakın ülkeyi kapsayan analizi, son dönemde yenilenebilir enerji kapasitesinin artırılmasına yönelik yoğun çabaların, ortaya konulan hedeflerle uyumlu olduğunu ve 2030'a gelindiğinde küresel olarak 11 bin GW artış anlamına geleceğini teyit ediyor.
Ancak, bu yöndeki bir adım dahi, yenelenebilir enerji kapasitesini 2030 yılına kadar üç katına çıkma hedefine ulaşmak için gereken miktarın yüzde 70'ini temsil ediyor. yenilenebilir enerji kapasitesine karşılık geleceği ortaya konulmaktadır. Bu nedenle, raporda 2030'de yenilenebilir enerji kapasitesini üç kat artırma hedefinin erişilebilir olması için ülkelerin taahhütlerini hızla eylem planlarına dönüştürmeleri gerektiğinin altı çizilmekte. IEA'nın raporu, ayrıca Paris Anlaşması'nın imzalandığı 2015 yılından bu yana dünya genelinde ilave eklenen yenilenebilir kapasite miktarının her yıl üç kat arttığını da hatırlatıyor. Bunun anlamı, küresel ilave yenilenebilir kapasite miktarı 2023'te, 2022'e göre yüzde 64 artarak 560 GW'a ulaştı. Bu artışa en büyük katkıyı Çin sağlamış olduğunu da unutmayalım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Yeni bir ‘Elektrik Çağı’ geliyor (28.03.2025)
- ‘Öngörülebilirlik’ ve makro performans güçlü (26.03.2025)
- Avrupa niye ‘yeni güvenlik mimarisi’ peşinde? (24.03.2025)
- OECD’den kritik uyarı: ‘Öngörülebilirlik Azalıyor’ (21.03.2025)
- Trump ‘Soğuk Savaş’ı esas şimdi bitiriyor (19.03.2025)
- Küresel ekonomik sistem de ‘tehdit’ altında (17.03.2025)
- Avrupa bir ‘varlık’ mı, yoksa ‘yükümlülük’mü? (14.03.2025)
- Yeni dünya düzeninde yeni Türkiye’nin rolü (12.03.2025)
- ‘Terörsüz Türkiye’ ve bölgesel kalkınma (10.03.2025)
- Enflasyonla mücadelede ‘üretim-arz’ farkı (07.03.2025)