Doğrudan yatırımlara ‘jeopolitik’ gölgesi
Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında (FDI) 2020'den bu yana üç önemli aks gözlemlenmekte. Birinci aks, dünyanın önde gelen sektörlerindeki üretim, ticaret ve talep dönüşümü. Gerek 'Kovid-19', gerekse de 'jeopolitik gerginlikler' ülkeler arası ticareti etkilediği gibi, hem ihtiyaçlar, hem de ürünlerde önceliklerin değişmesine sebep oldu. Dünyanın önde gelen ekonomilerinde toplumların, tüketicilerin mal ve hizmetlerin önceliklerine yönelik eğilimleri dalgalanma gösteriyor. Şirketler, coğrafya bazlı ve ürün bazlı arayışlar, talep dalgalanmaları yerine oturana kadar acele etmek istemiyorlar.
İkinci aks ise, dijital ve teknolojik dönüşüm. Süpersonik bir hızla dijitalleşen ve mobilize olan günlük yaşamda ve iş hayatında tüketicilerin değişen beklentileri kimi ürünlere olan ilgiyi azaltmış, kimi ürünlere olan ilgiyi adeta patlatmış durumda. Bu nedenle, şirketler hangi ürünlerin üretimine ve ticaretine hangi coğrafyalarda daha fazla ağırlık vermeleri gerektiğinin arayışı içerisindeler. Bu yöndeki arayışlar nedeniyle de, küresel doğrudan yatırım hacminde bir keyifsizlik gözleniyor. Üçüncü aks ise küresel jeopolitik ve jeoekonomik pozisyonlanma. Küresel ekonomi-politik sistemdeki kutuplaşma, hem yakın coğrafyalardan ürün teminini (nearshoring), hem de müttefik ülkelerden ürün teminini (friendshoring) yoğunlaştırmış durumda.
Küresel doğrudan yabancı sermaye yatırımları bu üç aks üzerinden hareket ederek kendisini yeniden yapılandırıyor. Bu nedenle, Rusya'nın doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının Orta Asya ülkelerine ve Çin'e yoğunlaştığına şahit olurken, Çin'de Atlantik ülkelerinin doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının yavaşladığına, ABD'nin ve Latin Amerika'nın daha fazla doğrudan yabancı sermaye yatırımı çektiğine şahit oluyoruz. 2023'te OECD ve G20 ülkelerinin üçte ikisinden fazlasında rekor düzeyde düşük doğrudan yabancı yatırım akışı gözlendi. OECD üyesi olmayan G20 ekonomilerinde doğrudan yabancı yatırım akışı 2023'te yüzde 46 düştü.
2023'de dünya genelinde ilk üç doğrudan yabancı yatırım destinasyonu Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya ve Kanada oldu. OECD üyesi ülkelerde hisse senedi yatırımları ise, 2005'ten bu yana kaydedilen en düşük seviyede. Yeni yatırım faaliyetlerindeki ivme kaybını gösteren bir başka işaret olarak, sınır ötesi birleşme ve satınalma (M&A) faaliyetleri de son 10 yılın en düşük seviyesinde. Gelişmiş ülkelerde sermaye malları harcamaları ve açıklanan proje yüzde 20 gerilerken, gelişmekte olan ülkelerde ise tersine sırasıyla yüzde 21 ve yüzde 9 arttı. Önümüzdeki dönemde bilhassa gelişmiş Avrupa'nın işi zor gözüküyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)
- Cumhuriyetimizin bağımsızlık düsturu ve küresel rekabet (30.10.2024)