Bu yıl Atlantik'in iki yakasındakiiki kritik seçim, bir taraftaABD başkanlık seçimi, diğertarafta Avrupa Parlamentosu seçimleri,daha muhafazakar, daha küreselleşmekarşıtı siyasi görüşlerin iktidar olmalarıveya güç kazanmaları halinde, Atlantikİttifakı'nın hem Rusya-Ukrayna Savaşı,hem de Gazze ve Orta Doğu'daki gerginliklerboyutunda tutumunun değişmesine,ya küresel ve bölgesel gerginliklere gösterilenilginin azalması, ya da bir taraf lehinedaha destekleyici ve ne yazık ki insanitrajedinin derinleşmesine sebep olacakbir duyarsızlığa sebep olabilir. Bu nedenle,ister OECD küresel öngörü birimi, isterIMF veya Dünya Bankası araştırmaları,ister AB Komisyonu'nun stratejik analizraporları, isterse de The EconomistDergisi'nin İstihbarat Birimi'nin son araştırması5 küresel riskten birisi olarakbu konuya temas ediyor.
Atlantik'in iki yakasındaki iki ayrı seçim sürecinin ABD-Çin ve AB-Çin ilişkilerini nasıl şekillendireceği de merak ediliyor. Çin ve Asya'ya ekonomik ve ticari bağımlılıktan kaynaklanan rahatsızlık daha da mı derinleşecek; bu nedenle olası tartışma ve gerginlikler küresel ticaretsistemindeki aksaklıkları daha da mı kötüleştirecek, bu başlıkları kestirmek kolay değil. Tüm bu gelişmelerin Atlantik'in iki yakası ve Asya-Pasifik'teki Atlantik yanlısı müttefikler arasındaki mevcut ilişkileri gerip germeyeceği de merak ediliyor. Nitekim, ikinci bir küresel riskbaşlığı olarak Çin-Tayvan gerginliğinin geleceği de ikinci bir küresel risk başlığı olarak gözlemlenmekte. Latin Amerika, Avrasya, Afrika ve kimi Asya ekonomileri Asya-Pasifik gerginliğinde nasıl davranacaklarınoktasında zorlanabilirler.
Bu da bizi, 2024, hatta 2025'in öncelikli bir diğer risk başlığı olarak, üçüncübir küresel risk başlığı olarak, yeşil teknolojiler ve yüzde 100 elektrikli bir dünya için gerekli olan teknolojilerde nadir toprak elementleri ve grafit gibi hayati önem taşıyan hammadde ve malların ihracatının engellenmesinden, petrol ve doğalgazın ticaretinde kısıtlamalara, küresel tedarik zincirinde dalgalanmalara kadar, ticariürünlerin 'silah'a dönüşmesi gibi zorlu bir küresel riske taşıyor. Buna, dünyanın önde gelen ekonomileri arasında, birbirlerine karşı kullanmak adına, artma eğilimi gösterecek anti-damping ve haksız devlet teşviklerine yönelik soruşturma ve davaları ekleyin. Bunların tümü ne yazık ki,dördüncü bir küresel risk olarak, yeşil teknoloji araştırma ve yatırımlarını destekleme yarışının küresel bir ticaret savaşınadönüşmesi riski de taşıyor. Dördüncü bir küresel risk Orta Doğu'daki mevcut gerginliğin nereye evrileceği, daha da içinden çıkılamayacak ölçüde derinlik kazanıp kazanmayacağı. Bu husus, yukarıda belirttiğimiz ilk küresel risk başlığı ile de bağlantılı. Yani, ABD ve AB'deki olası seçim sonuçları, Orta Doğu'daki gerginliği azaltmaya yönelik çabaları soğutabilir mi? Böyle bir olası risk, Orta Doğu'daki çatışmaların bölgesel bir soruna dönüşmesine bağlı olarak, jeoekonomik etkisini de ne yazık ki genişletecektir. Eğer, Basra Körfezi. Hürmüz Boğazı, Aden Körfezi ve Kızıldeniz'deki deniz taşımacılığındaki aksamalar derinleşir ise, bilhassa petrol ithal eden gelişmekte olan ekonomiler için yaşam maliyeti baskısı daha da artırabilir. Son ve beşinci küresel risk ise küresel iklim değişikliğinin neden olduğu tehditler. Aşırı hava anormallikleri, aşırı yağış ve aşırı seller gibi, yıkıcı fırtınalar gibi, tarımsal üretim üzerinde kıtlığa yol açacak bir etkiye sebep olursa, küresel tedarik zincirlerini zorlayacak ve bir kez daha küresel enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskıları artıracaktır. Gıdada yüksek maliyetler bir yandan yaşam standartları, bir yandan da gıda güvenliğine ilişkin endişeleri, gıda kıtlığını, hatta kitlesel göçleri tetikleyebilir. Tüm bu başlıkları hem bu yıl, hem de 2025 sonuna kadar ki etkileri için dikkatle takip edeceğiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.