Küresel büyümede ‘Yükselenler’ ve ABD başat
2024 dünyanın geniş bir bölümü için bir 'seçim' yılı. Dünya nüfusunun yüzde 65'inden fazlasının herhangi bir nedenle seçim sandığına gittiği bu yıl, Türkiye gibi önde gelen 40 ülke arasında mali disiplin ve kamu borç stokunun GSYH'ya oranında hayli iyi durumda olan ülkeler dışında, seçim atmosferinde olan ülkelerin çoğunda bütçe disiplinine yönelik önemli zorluklar da yaşanıyor. Bu nedenle, 1990'lı yılların moda tabiri ile, 40 önde gelen ekonomide bir 'seçim ekonomisi' yürütmek ihtimal dahilinde bile değil. Eğer olsa idi, modern tarihin en geniş coğrafyaya yayılmış seçim yılında, son 10 yılın en yüksek küresel büyüme oranını konuşuyor olurduk.
Tersine, birçok G7 ekonomisi için 'teknik resesyon'ukonuşuyoruz ve önde gelen merkez bankalarının nasıl bir takvimle para politikası sürecini yumuşatabileceklerini tartışıyoruz. Ancak, küresel tedarik zinciriyle ilgili artan lojistik sorunları, dalgalanan enerji fiyatları, yüksek finansman maliyetleri, önde gelen ekonomilerde maliyet yönetimi adına basıncı arttırdığından, merkez bankaları para politikasını hızlı gevşetmek konusunda isteksiz. Bu nedenle, 2024 yılı için küresel büyümede ağırlığın 'yükselen' gelişmekte olan ekonomilerde (Hindistan, Endonezya, Çin, Türkiye) ve ABD'de olacağı beklentisi OECD'nin değerlendirmelerine de yansıyor. Buna karşılık, Latin Amerika için ılımlı, Euro Bölgesi için keyifsiz bir büyüme beklentisi öne çıkmakta.
İki siyah kuğu, küresel virüs salgını ve Rusya-Ukrayna Savaşı'nın olumsuz etkilerini atlatan küresel hizmetler ve imalat sanayi, 2023'ün ilk 6 ayında toparlanmış olsalar da, 2023'ün ikinci yarısında küresel imalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi (PMI) 7 aylık bir negatif dönemden sonra, ilk kez 2024 başı tekrar pozitife geçti. Küresel hizmetler sektörü PMI ise geçtiğimiz sonbaharda ivme kaybetmiş olsa da, yeniden yükselişe geçti. Küresel tüketici güven endeksi açısından ise, iki siyah kuğu dönemini OECD ülkeleri tüketici endeksi hep negatif geçirdi. Halen de negatif alanda. Buna karşılık, Rusya-Ukrayna Savaşı'na kadar göreceli olarak pozitif alanda olan G20 ülkeleri tüketici güven endeksi ise, 2022 başından bu yana halen negatif alanda ve OECD ülkeleri ile dip noktayı 2022 yaz sonu birlikte gördükten sonra, halen negatif alanda OECD'den daha düşük bir performansla toparlanmaya çalışıyor.
Tüketici güven endeksinde hem G20, hem de OECD'deki tablonun gerekçesi küresel istihdam piyasalarındaki toparlanmanın yerini yeniden kısmi bozulmaya bırakmış olması. Bu durum, ücretlerdeki iyileşmeye de olumsuz yönde yansımış durumda. G7 ülkeleri arasında 2022 başından beri ücretleri göreceli olarak düzeltebilen tek ülke ise Japonya. Küresel ihracat siparişleri ise dalgalı seyrediyor olmakla birlikte, küresel büyümeden farklı olarak, küresel ticaret dünya genelinde trendi korumayı sürdürüyor. OECD cephesinde risk unsuru olarak işaret edilen alan ise konut sektörü. Önde gelen merkez bankalarının sıkılaştırılmış para politikası tercihleri konut sektöründe sıkıntıları derinleştirmiş durumda. Üzerinde durulan en kritik konu ise, Çin'in gayrimenkul sektöründe yaşanan sorunların Çin'in büyümesini olumsuz yönde etkileyip etkilemeyeceği. Küresel ölçekte reel sektörce kredilerinin ve konut kredilerinin faiz oranlarındaki göreceli yumuşamanın devam edip etmeyeceğini ise önde gelen merkez bankalarının tutumları netleştirecek.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)
- Cumhuriyetimizin bağımsızlık düsturu ve küresel rekabet (30.10.2024)