2024 yılı, küresel düzen ve küresel ekonomi-politik sistem açısından, 2020'den beri yükselen, 2023'de ciddi derinleşme gösteren 'belirsizlik'ler açısından ve 'trendler arasıçatışma' açısından en zorlu etap, en esaslı eşik olacak. 2024 tüm insanlık için, 8 milyarı aşan dünya nüfusu için, neden insan olduğumuzu, neden bir ülkeye, bir topluma, hatta bir topluluğa aidiyet duyduğumuzu yeniden hatırlamamız gereken, insanı değerleri tekrar nasıl güçlendirmemiz gerektiğini sorgulamamız gereken bir yıl olacak. 2024 aynı zamanda, 21. Yüzyıl'da hepimize yoğun bir şekilde 'pazarlanan' tüketim alışkanlıklarımız ile akıl ve fizik sağlığımızı, yeryüzünün sürdürülebilirliği adına sorguladığımız çetrefilli bir yıl olacak.
İçinde bulunduğumuz küresel düzenin sebep olduğu kargaşa, tutarsızlıkve adaletsizlik o kadar bizleri zorlamaya başladı ki, hayatın adeta hızla üzerimize geldiği hissine kapılıyoruz. Bu durum, tüm insanlığın ahlaki açıdan bir 'karadeliğe' sürüklenmekte olduğu hissi de veriyor. Dünyanın her noktasında artan silahlı çatışmalar, küresel enerji denkleminin yeniden şekillenmesine yönelik yoğun rekabet, yapay zeka (AI) gibi nereye evrileceğinden emin olamadığımız yeni teknolojiler ve teknolojik trendlere yönelik artan kuşkular bizleri günlük hayatımızı rahatlatacak, ailemiz için isabetli ekonomik kararlar alacak, doğru yatırım kararları alacak bir noktaya götürmekten çok, sanki bir 'kara deliğe' çekiyormuş gibi hissediyoruz.
Çünkü, küresel sistemi derinden etkileyen 5 temel mega trend, 'süpersonik dijitalleşme', 'sürdürülebilir kalkınma ve yükselen yeni orta sınıf', 'yeşil ve akıllı dönüşüm', 'mobilite ve devrimci yeni nesil' ve 'akıllı kentleşmeye dayalı yerel kalkınma', aynı zamanda 'KüreselGüney' ile 'Küresel Kuzey' arasında daha yoğun bir işbirliğini gerektirirken, tersine, 'Küresel Güney'in önlenemezyükselişi nedeniyle anlaşmazlıkları giderek daha fazla derinleştirmekte. Oysa, 5 küresel mega trend kadar, küresel düzeni yeniden yapılanmaya zorlayan söz konusu önümüzdeki 10 yılın 5 temel 'mücadelealanı' için güçlü ve sürdürülebilir bir 'Küresel Güney'/'Küresel Kuzey'diyaloguna ihtiyacımız var. Küresel düzeni zorlayan 5 temel mücadelealanını hatırlayalım: 'İklim Değişikliği', 'Teknolojinin Yaratıcı Yıkımı', 'Demografik Dönüşüm', 'Dağılan Dünya' ve 'Sosyal Huzursuzluk'. Tüm bu başlıklarla baş edilebilmesi için, 'Küresel Güney' ile 'Küresel Kuzey'in çok taraflı küresel sistemi temsil eden teşkilatları, başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere, daha etkin ve çalışabilir kılması gerekiyor.
Oysa, insanlık adına, küresel vicdanın yoğun tepkilerine sebep olan her türlü vahşete, duyarsızlığa, soykırıma sebep olan olaylara, eylemlere, gelişmelere yüksek düzeyde tepki gösterecek ve 'dur' diyecek uluslararası teşkilatların küresel itibarını, bizzat bu teşkilatların kurulmasına öncülük etmiş olan ülkelerin yerle yeksan ediyor olmaları, küresel sisteme duyulan güveni de derinden sarkıyor ve 8 milyar insanı duygusal ve vicdani açıdan bir 'kara deliğe' sürüklenme noktasına getiriyor. Yıl sonuna kadar ki yazılarda, bu hususları detaylı bir şekilde ele almayı sürdüreceğiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.