Yaptırımlar küresel ticarette ‘haksızlığı’ arttırıyor
Oysa, söz konusu yaptırım bir BM kararı olsa ve dünya ülkelerinin ortak tavrını temsil ediyor olsa, ülkeler arasında 'haksız rekabebet'e sebep olacak uygulamalar söz konusu olmaz. İşin daha da tuhaf olan yönü, söz konusu yaptırım bir BM kararı olmadığından, buna uymak adına bir zorunluluğu olmadığını belirten kimi ülkelere de 'gözdağı' verilebilirken, aynı şekilde uymayacağını belirten kimi ülkelere ise en ufak bir uyarı da bile bulunulmuyor. Bu da, tüm bir küresel ekonomi-politik sisteme duyulan saygı ve güveni ciddi boyutlarda sarsıyor. Oysa, ardı ardına yaşanan küresel ve bölgesel jeopolitik gelişmeler, küresel ekonomi-politik sisteme duyulan güvene, sistemin tarafsızlığına en çok ihtiyaç duyulan bir dönemden geçtiğimize işaret etmekte.
Önde gelen kimi ülkelerin çıkarları doğrultusunda uygulamaya çalıştıkları yaptırımlar, yaptırıma maruz kalan ülkenin ekonomik açıdan ayakta kalabilmek için dünyaya ihraç ettiği ürünlerini küresel pazara normal değerinin en iyi koşullarda yüzde 10 daha düşüğü bir fiyatla sunmasına sebebiyet vermekte. Bu oran, yaptırımların boyutlarına bağlı olarak yüzde 30'ları dahi bulabiliyor. Bu durumda, yaptırımlara isteyerek uyan veya istemeden uymak zorunda olan ülkeler doğal olarak yaptırıma maruz ülkeden bu derece maliyeti düşürülmüş ürünleri al(a)maz iken, söz konusu yaptırımlara uymayan ve kendisine söz geçirilemeyecek olan ülkeler hammadde, ara mamul veya nihai ürünleri 'haksız rekabet' oluşturacak bir avantajla temin edebiliyorlar.
Bu nedenle, BM kararı olmadan, kendi inisiyatifi ile yaptırım uygulamaya kalkan ülkelerin şunu anlaması gerekiyor: 'Günün sonunda, bu tür uygulamalar küresel sistemde haksızlığı derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor.' Daha da sıkıntı veren yönü, zaten zar zor yürüyen küresel düzene duyulan güveni de yerle yeksan ediyor. Oysa, küresel tedarik zincirinde yeniden yapılanma arayışlarının gündemde olduğu böyle bir konjonktürde, belirli coğrafyalara veya belirli ülkelere bağımlılığın küresel sistemde sorgulanması gerekiyor ise, daha baştan 'keyfe göre' tasarlanmış olan bu tür yaptırımlar, yine küresel sistemde ciddi avantajı olan bölgelerin ve ülkelerin lehine işliyor. 3 sene, 5 sene, 10 sene sonra geriye dönülüp muhasebesi yapıldığında, 'keyfe göre' yaptırım uygulamış ülke dahi, aslında kendi aleyhine de bir sürece imza attığını görüyor. Çok taraflı sisteme güveni yeniden tesis etmek gerekiyor ise, birilerinin başını ellerinin arasına koyup iyi düşünmesi gerekiyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)