‘Cumhuriyet Ekonomisi’nin 100 Yılı -1
Ama, bu iki kritik 15 yıllık dönem arasında, gönül isterdi ki, 1950-1956, 1963-1969 ve 1983-1989 dönemlerine sıkışmış 6'şar yıllık dönemlerin ötesinde bir kalkınma ve dönüşüm süreci yaşanabilseymiş. Hele ki, 'Soğuk Savaş'ın sona erip, önde gelen gelişmekte olan ülkelerin büyük hamleler yaptığı 1990'lı yılları Ülkemizin ardı ardına ağır siyasi ve ekonomik krizlerle geçirmiş olmasından daha acı veren ne olabilir ki. Oysa, 1990'lı yılları sürdürülebilir büyüme ve kalkınma süreci ile geçirmeyi başarsaydık, Türkiye Ekonomisi bugün 1. trilyon dolar değil. 2. trilyon dolar çıtasını geçmeyi kutluyor olurdu Cumhuriyetimizin 100. yılında. 1940 ile 1950 arası, 1970 ile 1980 arası kaybedilmiş iki on yılı ifade etmek bile istemiyorum. Çünkü, şu anda 3. trilyon doları da yine konuşuyor olabilirdik.
Cumhuriyetimizin ilk 15 yılında yükselen 'Milli Ekonomi' Hamlesi, kendi uçağını, kendi otomobilini yapan bir Türkiye Ekonomisi 'içeriden' ve 'dışarıdan' bu kadar baltalanmasaydı, 21. Yüzyıl'ın 'stratejik özerklik' kavramına dayalı 'Milli Ekonomi' Hamlesiyle Türkiye'yi stratejik sektörlerin tümünde küresel ölçekte yüksek teknoloji üreten bir ekonomi noktasına getirmiş olurduk. 70 yıllık yalpalama ve baltalama operasyonlarına rağmen, son 20 yılda 'milli-yerli teknoloji' hamlesinde elde edilen başarılı sonuçlar, tüm uluslararası sistem tarafından dikkatle takip edilen projeler, Türkiye'nin kıtalar arası büyük hamleleri, Ülkemizi küresel ekonomi-politikte 'vazgeçilmez oyun kurucu' ülke konumuna taşıdı. Bu nedenle, dünyanın her noktasında yaşanan her jeopolitik ve jeoekonomik gelişmeye tutumu, görüşü, tavrı ne olacağı küresel aktörlerce merak edilen bir Türkiye'yi artık konuşuyoruz.
Bu nedenle, 'Türkiye Yüzyılı' havacılık, uzay, metalürji, enerji, yeni nesil kimya, ilaç, akıllı cihazlar ve dijital dönüşüm teknolojilerinde 'ilk'lere imza atacağımız, tüm gelişmekte olan ekonomilere ilham veren yeniliklere öncülük edeceğimiz bir yüzyıl anlamına gelmekte. Cumhuriyetimizin 2. Yüzyılında, Türkiye Ekonomisi'ni ilk 25 yılda önce 5,5 trilyon dolara, ikinci 25 yılda 10 trilyon dolara, üçüncü 25 yılda 20 trilyon dolara ve dördüncü 25 yılda 35 trilyon dolara taşıyacağız. Bu rakamlar iddialı mı geliyor. O halde, size 2100 küresel GSYH büyüklüğü öngörüsünün 550 ile 700 trilyon dolar arasında tahmin edildiğini hatırlatayım. 'Türkiye Yüzyılı' aynı zamanda 'Türk Dünyası Yüzyılı' da olacak. Avrasya'dan Avrupa'ya büyük bir zenginlik sıçramasını birlikte yaşayacağız. Bu nedenle, iddialı rakamları şimdiden içselleştirelim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)
- Cumhuriyetimizin bağımsızlık düsturu ve küresel rekabet (30.10.2024)