Akdeniz kuşağında yangın ‘birincil’ tehdit
Akdeniz'deki bitki örtüsünün, kara canlılarının ve deniz canlılılarının korunması ve neslinin devamının sağlanması, küresel iklim değişikliğinin sebep olduğu kara toprağı ve deniz suyu sıcaklık artışının engellenmesiyle doğrudan bağlantılı. 2007 öyle bir kırılma noktası ki, 1997 ile 2006 arası Akdeniz'de orman yangını sayısı 6 bin düzeyindeyken, bu rakam 2007'de bir anda 10 bin 500'e çıkıyor. 2006 ile 2021 arası Akdeniz'de haftada orman yangınlarına maruz kalan alan büyüklüğü 5 bin hektardan 100 bin hektara tırmanırken, 2022'de aynı rakam bir anda 346 bin hektar alana sıçramış durumda. Geçen haftaki yazımızda, bu tablonun ve yangın tehdidinin Akdeniz'i öncelikli turizm destinasyonu kabul eden turistlerin tercihlerini dahi olumsuz yönde etkilediğini belirtmiştik. İşin bir diğer tehdit boyutu ise, 2022 yılına kadar yangınların ciddi manada yoğunlaştığı dönem haziran ortasından eylül ayı sonuna kadar bir dönemle sınırlı iken, bilhassa 2021 ve özellikle 2022'de Akdeniz'de etkisini arttıran 'ciddi kuraklık riski' ile birlikte ciddi bir tırmanış gözlemlenmesi.
2022'de orman yangınları sezonu aniden nisan ayı başında bile sıçrama yapıp, ekim ayı ortasına kadar devam eden bir tablo ortaya koymuştu. Yine, 2008-2021 döneminde, tüm Avrupa Birliği üyesi ülkelerde ağustos ayında orman yangınları ile kaybedilen orman bölgesi 189 bin hektar iken, 2022 yılı ağustos ayında aynı kaybın 659 bin hektara sıçraması gerçekten ürkütücü. AB'nin uzaydaki gözü Copernicus gözlem uydusu üzerinden düzenli olarak takip edilen 'Yangın Hava Durumu İndeksi' (Fire Wheather Index) verileri, Fransa, Almanya ve İsviçre'nin güneyinin, Bulgaristan ve Romanya'nın, hatta Slovenya, Sırbistan, Hırvatistan, Slovakya'nın bir bölümünün, buna karşılık, Portekiz, İspanya, Yunanistan ve Türkiye'nin ise büyük bir bölümünün kırmızı ve turuncu alarm seviyesinde 'iklim değişikliği'ne bağlı yangın tehdidi ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Akdeniz'de birer 'turizm cenneti' olan adalar ise birinci risk alanı olarak öne çıkıyor.
Bu kadar geniş bir alanda küresel iklim değişikliğine bağlı yangın tehdidi ise, AB'nin mutlaka tüm tehdit altında ülkelerce kullanılacak 'dev' bir 'yangınla mücadele hava filosu' kurmasını gerektirmekte. Aksi durumda, AB'nin önde gelen pek çok ülkesi açısından, tarımsal üretim, orman ürünleri, turizm, ulaştırma ve havacılık gibi ülke ekonomisine önemli katma değer sağlayan sektörler önümüzdeki dönemde çok daha büyük tehditlerle karşı karşıya kalabilirler.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)