Küresel iklim değişikliği, Doğu Afrika'yı tarihinin en ciddi 'kuraklık tehdidi' ile karşı karşıya bırakırken, Avrupa'dan Güneydoğu Asya'ya tarihsel ölçülerin üzerinde sağanak yağış ve devasal sel afetlerine, Avrupa ve Çin'de ise tarihin en yüksek sıcaklık rekorlarına sebep olmakta. Kuzey Kutbu da ne yazık ki, küresel iklim değişikliğinin tetiklediği 'küresel ısınma'dan nasibini alıyor. 2015-2022 döneminde, 8 kez kırılan aşırı ısınma rekorları, buzullarda ve Kuzey Kutbu'nda tarihi ölçülerde bir erimeyi de hızlandırmış gözüküyor. Bu nedenle, okyanus ve deniz seviyesinin yükselmesi, Hollanda'dan Bangladeş'e deniz seviyesinden yüksekliği riskli olan ülkeler için ciddi tehdit oluşturmakta. Ancak, küresel iklim değişikliğinin aynı zamanda dünyanın önde gelen sektörlerine etkileri de söz konusu.
Küresel turizm trendleri dikkate alındığında, küresel iklim değişikliğinin tetiklediği aşırı ısınma ve sıcaklık rekorları, dünya ölçeğinde turistlerin son 30-40 yıldır alıştıkları turizm destinasyonlarını da değiştirmelerine sebep oluyor. Bu konuda en büyük tehditle karşı karşıya olan coğrafya ise 'Akdeniz Havzası'. Önümüzdeki dönemde, bir zamanlar Afrika'nın ortasındaki 'aşırı sıcak ve kurak' iklim kuşağı, küresel iklim değişikliği ile kuzeye hareket ederek, Akdeniz Havzası'na yerleşir ise, bölge onlarca yıldır önemli bir gelir sağladığı milyonlarca turisti kaybedebilir. Dünya turizm otoriteleri, turizm konusunda uzman uluslararası teşkilatlar ve dünyanın önde gelen turizm operatörleri, ellerindeki veriler ışığında, küresel turizm endüstrisinde iki önemli değişimi gözlemlemekteler; ilki turizmde yoğunlaşılandönemin değişiyor olması, ikincisi turizm destinasyonlarında gözlenen değişim.
Bir kaç yıl öncesine kadar, Kuzey Yarımküre için popüler tatil dönemi haziran-eylül dönemi iken, şimdi, tatil periyodunun nisan sonu-haziran ortası ve eylül başı-ekim ortası olarak kaydığını; yüksek satın alma gücüne sahip ve bu nedenle tatil dönemlerini seçme özgürlüğü daha esnek olan turistlerin dönem tercihlerini ilkbahar sonu ve yaz başı ile yaz sonu ve sonbahar başlangıcı olarak değiştirdikleri gözleniyor. Bu da, özel, butik, daha yüksek gelir seviyesindeki turistlere hizmet veren her türlü konaklama tesisinin ve hizmet alanının personel alımı ve çalışma dönemlerini yeniden tasarlamalarını gerektirmekte. Mevsimsel çalışmaya alışık ve maliyetlerini buna göre yöneten turizm tesislerinde, 'yaz' olarak bilinen dönemin öne ve arkaya doğru uzaması, tesislerin çoğunun giderek daha az personel ile daha yoğun turist sayısına hizmet verme ve bu nedenle kaliteden fedakarlık etmesi nedeniyle, puan kaybetme riskiyle de karşı karşıya kalması anlamına gelmekte.
İkinci önemli risk ise, geleneksel turizm destinasyonlarında, esasen 'yaz' dönemi odaklı turizm destinasyonlarında yaşanan müşteri kayıpları. Avrupa Seyahat Komisyonu verileri, son iki yıldır Akdeniz Bölgesi'nde haziran-kasım döneminde turist ilgisinin yüzde 10 azaldığına işaret ediyor. Turistlere yöneltilen sorular, aşırı sıcaklığın, orman yangınlarının ve kuraklığın etkili olduğunu gösteriyor. Tersine, Karadeniz kıyıları ve Kuzey Avrupa, İskandinav Ülkeleri'ne yönelik bir ilgi artışı söz konusu. Turistlerin yüzde 7,6'sı aşırı hava değişimlerinden ve hava olaylarından rahatsızlıklarını açıkça dile getirmekte. Türkiye gibi dünyada saygın ve önemli bir turizm destinasyonunun bu gelişmeleri dikkatle takip etmesinde sonsuz yarar var.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.