‘İklim Dönüşüm Finansmanı’ Zirvesi’nin ardından
Fransa'nın devlet ve hükümet başkanları düzeyinde katılım için ciddi çaba sarf ettiği, buna rağmen G7 ülkelerinden sadece Almanya'nın federal başbakan (şansölye) düzeyinde temsil edildiği, Çin'in başbakan düzeyinde katıldığı, Güney Afrika'nın devlet başkanı düzeyinde temsil edildiği Zirvenin en kritik çıktılarından birisi, çok taraflı uluslararası kalkınma bankaları ve finans kurumlarının 'iklim dönüşüm finansmanı' ihtiyaç ve beklentilerini karşılayacak şekilde, 'acilen' yeniden yapılandırılmasıydı. Çünkü, başta o dönemin 'sistem kurucusu' konumunda olan ABD olmak üzere, 1944'de imza atılmış olan 'Bretton Woods' Sistemi ile kurulmuş Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi uluslararası çok taraflı finans kurumlarının reforma ihtiyaçları olduğu önde gelen ülkelerin artık mutabık oldukları bir konu.
Çin'in 2015 yılı sonunda kurduğu Asya Altyapı Yatırım Bankası da (AIIB) yine, reformların gecikmesine yönelik eleştiriler ile gündeme gelmişti. Nitekim, Sri Lanka devlet başkanı, 2 hafta önceki zirvede, G20'nin önde gelen 'güç merkezleri' arasındaki görüş ayrılıklarının küresel finansal sistemde büyük dönüşüm (big bang) etkisi yaratacak bir reform sürecini geciktirmesinden duydukları rahatsızlığı; orta gelir grubunun altındaki ekonomiler ve az gelişmiş ülkeler için kimi umut verici gelişmeler olsa da, bilhassa enerji, ulaştırma, lojistik, madencilik, imalat sanayinin yoğun enerji gerektiren sektörleri gibi, yüksek karbon salınımına sebep olan sektörlerde 'net-sıfır karbon' dönemine geçişi hızlandıracak projelerin finansmanında 'kalıcı' ve 'sürdürülebilir' bir küresel finansman ekosisteminin hala oluşturulamadığına yönelik eleştirileri gündeme getirdi. Bu nedenle, çok taraflı uluslararası kalkınma bankalarının (MDB) enerji ve iklim dönüşümüne daha yoğun finansman imkanı sağlayacak şekilde de hızlı bir reform sürecinden geçmeleri kritik önemde.
OECD tarafı ise, 2 haftaki zirve çerçevesinde, 3 önemli noktaya işaret etti. İlki, küresel iklim değişikliği ile mücadele ve 'iklim-enerji dönüşümü' finansmanı için yerel kaynaklarının canlandırılması. Bu başlıktan kast edilen, yeni nesil vergi ve kamu kesintileri oluşturulması. OECD, bilhassa gelişmekte olan ülkelerin OECD küresel vergi reformundan elde edecekleri ek geliri bu alana yönlendirmelerini öneriyor. İkinci öneri, ülkelerin özel sektör finansman kuruluşlarını da 'iklimenerji dönüşümü'nün finansmanına özendirecek düzenlemeler yapmaları. Buna, şirketler ve KOBİ'ler tarafından ihraç edilecek 'yeşil ve sosyal sorumluluk odaklı tahviller'in finansmanı da dahil. Üçüncü öneri ise, OECD'nin IMF, Dünya Bankası gibi çok taraflı uluslararası finans kurumları ile daha yoğun işbirliğine odaklanarak, BM'in 'sürdürülebilir kalkınma amaçları'na ulaşılmasını sağlayacak yeni finansman araç ve yöntemleri oluşturulmasına katkı sağlaması. Umarız, Brezilya'nın 2025'de üstlendiği COP30'a kadar 'İklim Dönüşüm Finansmanı' konusunda somut sonuçlar gözlenir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)