Balkanlar’da ‘kalıcı barış’ın teminatı Türkiye
1980'li yıllarda, Rahmetli Turgut Özal'la hız kazanan 'Balkanlar'a sahip çıkma' stratejisi, Bulgaristan'dan zorla göç ettirilmeye çalışılan soydaşlarımıza sahip çıkmamız, Naim Süleymanoğlu'nun etkileyici hikayesi, bugün Bosna-Hersek, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Hırvatistan, Kosova, Arnavutluk gibi ilişkileri hassas dengelere bağlı ülkeler arasında yürütülmesi gereken 'işbirliği' fırsatları açısından, bu ülkelerin kimileri açısından, aynı ülke içerisindeki farklı kimlikler arasındaki 'iç barış'ın teminatı açısından, Türkiye'nin Balkanlar Coğrafyası'nda yürüttüğü dinamik, etkili, yapıcı ve kucaklayıcı ekonomi, ticaret ve siyaset diplomasisi ile belirli bir denge içerisinde daha da derin anlamlar taşıyan bir seviyeye taşınıyor. Çünkü, küresel ve bölgesel enerji, tarım-gıda, ulaştırmalojistik, tedarik güvenliği ve ağı açısından, Türkiye'nin Balkanlar'a 'yol gösterici' rolü, Balkanlar'ın kaderini değiştirmek adına da önemli bir boyut taşımakta.
Dünya ekonomisi, yakın gelecekte, artan küresel nüfusun ihtiyaçlarına yönelik olarak, katlanan bir tarımgıda, enerji arz güvenliği riski yaşayacak. Balkanlar, küresel ve bölgesel ekonomi açısından, tarım-gıda arz güvenliği, enerji arz güvenliği ve tedarik zinciri güvenliği açısından, yeni yatırım hamleleri ile önemli görevler üstlenebilir. Dijitalleşme alanında, e-hizmetlerde, yazılım ve donanım tedariğinde 'ortak' projelere ev sahipliği yapabilir. 'Yükselen Afrika'nın bugün ve gelecekte ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli bir lojistik ağı rolü üstlenebilir. Söz konusu alanlarda, Türkiye'nin 'ortak proje' liderliği, Balkanlar'ın 'hikayesi'ni değiştirmek ve 'kalıcı barış'ı temin etmek açısından vazgeçilmez bir 'oyun kurucu ülke' rolüne işaret ediyor. Bu nedenle, Macaristan gibi, Türkiye ile 'ortak geçmiş'e, 'ortak geleceğe', işbirliğine inanan ülkeler ile birlikte, Balkanlar'ın küresel ve bölgesel rolüne anlamlı katkılar sağlayabiliriz. Bu sürece, hiç şüphesiz, Bulgaristan ve Romanya da dahil edilmeli.
Balkanlar Coğrafyası'da, bu temel gerçekten hareket ile, 'güçlü ve istikrarlı' bir Türkiye'nin coğrafyanın 'makus' kaderini değiştirecek en önemli ülke olduğunun farkındalar. Son 20 yılda, dünya siyaseti ve küresel ekonomide artan iddiamız, Balkanlar'da beklenen değişime katkı sağlayan projelerimiz, Balkanlar'da azalan nüfusu geri döndürecek projeler ile, bu ülkeleri ciddi manada umutlandıracaktır. Keza, kimi 'küresel düzen' odaklarının parazitleri olmasa, Yunanistan, ile orta ve uzun vadede yürütülecek işbirlikleri de, Balkanlar Coğrafyası'nın 'makus' kaderini değiştirmek üzere, Türkiye'nin üretim, tedarik, ihracat, yatırım ve finansman becerilerinin geniş bir Balkanlar Coğrafyası'na taşınmasının da önünü açacaktır. Halkbank'ın Sırbistan ve Kuzey Makedonya'daki başarıları bunun en önemli örneklerinden birisi. Keza, karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu lojistiğinde arttırılacak ortak projeler, Asya, Avrupa ve Afrika'nın birbirine kenetlenmesinde, Türkiye'nin Balkanlar Coğrafyası'na liderlik etmesinin önünü açacaktır. Önümüzdeki dönemde, Türkiye'nin 'Balkanlar Coğrafyası'na 'kalıcı barış' adına katkıları katlanarak devam edecek.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)